Batı Şeria'daki tarihi Filistin kentlerinden Nablus'un yakınlarında bulunan Akraba (Akrepler) köyündeki bir mağarada bazı Osmanlı askerlerinin kemiklerinin bulunduğu iddia edildi.
Söz konusu mağarada bulunan kemiklerin Filistin Eski Eserler İdaresi Başkanı dahil uzmanlarca yapılan incelemeleri, kemiklerin geçmişinin iddia edildiği gibi 100 yıl kadar öncesine değil, çok daha gerilere, 2 bin yıl kadar öncesine gittiği belirlendi. İddia, geçen hafta sonuna doğru Akraba köyünden yayıldı. Köyden biri, "mağarada 18 Osmanlı askerinin kalıntılarını bulduğunu" belirterek, yerel yetkililere haber verdi. Köylüler ise toplu bir cenaze töreni düzenleyerek kemikleri gömmeye karar verdi. Kalıntıların Osmanlı askerlerine ait olduğu söylentisinin yayılması üzerine, olaya Filistin Yönetimi el koydu.
Nablus Bölgesi Vali Yardımcısı Anan Attiri, durumdan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın yanı sıra Türkiye'nin Kudüs Başkonsolosluğu yetkililerini de haberdar etti. Kalıntıları yerinde incelemek üzere Filistinli arkeolog ve antropologlar görevlendirildi.
Kudüs Başkonsolosu Büyükelçi Şakir Özkan Torunlar ve bazı Büyükelçilik yetkilileri, hafta sonunda, Filistin Turizm Bakan Yardımcısı ve Eski Eserler İdaresi Başkanı Ziyad Osman'ın yanı sıra Bakanlıktan uzmanlar, hep birlikte Akraba köyündeki kalıntıları görmeye gittiler.
Köylülerin iddiası, kalıntıların 1917-1918 döneminde, burada İngiliz askerleriyle savaşan 30 Osmanlı askerinden 18'ine ait olduğu yönündeydi. Askerlerin üniformalarından bazı parçaların ve düğmelerin de bulunduğu öne sürüldü. Akraba'da bir Filistinli, söylentiyi, "Çatışmalar sırasında buradaki Filistinlilerin hepsi köylerini terk etmiş. Çatışmalar sonrası köylerine dönen Filistinliler, İngiliz askerlerine karşı koyup tümü şehit olan Osmanlı askerlerinin cesetlerini iki mağaraya nakletmişler" diye aktardı.
Filistinli uzmanların saha araştırmaları, söylentilerde doğruluk payının olmadığını ortaya koydu.
Akraba köyünün merkezine bir kilometre kadar uzaklıkta, bir Filistinli'nin evinin yanı başındaki zeytin bahçesinin içinde bulunan mağaranın, aslında yıllar öncesinde cesetlerin bırakıldığı, kenarlarında nişler de bulunan mezar yeri olduğu belirlendi. Kemiklerin çoğunun ise zeminde iki çukur içinde toplandığı, bazılarının etrafa dağılmış halde bulunduğu dikkati çekti.
Filistin Eski Eserler İdaresi Başkanı Ziyad Osman, Büyükelçi Şakir Torunlar'a kalıntılarla ilgili bilgi verirken, uzmanların yaptığı ilk belirlemelerden hareketle, mezar yerinin tipik Roma-Bizans dönemine ait olduğunu, bu tür kalıntıların Filistin topraklarında çok fazla bulunduğunu ifade etti. Osman, "antropologların da içeride bir kısmı dağınık halde bulunan kemiklerin yaklaşık 50-70 kişiye ait olduğunu belirlediklerini" kaydetti.
Osman'ın verdiği bilgiye göre, mağara-mezarda bulunan kemikler toplu olarak belli bir zamanda ölenlere ait değil ve kalıntılar, değişik zamanlarda buraya bırakılan-gömülenlerin kemiklerinden oluşuyor; aralarında 3 kadın ve çocuklara ait kalıntılar da var.
"Akraba'nın Ruma-Bizans döneminde çok önemli bir yer aldığı biliniyor. Ama buradaki kemiklerin Osmanlı döneminde ölen askerlere ait olduğuna ilişkin hiçbir kanıt mevcut değildir" diyen Osman, ayrıca söylendiği gibi herhangi bir üniforma parçası veya askeri donanıma ait hiçbir kalıntının da bulunmadığını belirtti. Osman, yine de kalıntıları Türk uzmanlarla birlikte araştırmaya açık olduklarını ifade etti.
Nablus Bölge Valisi Yardımcısı Anan Attiri de Akraba ve Filistin'in diğer bölgelerinin Osmanlı tarihi ile derin bağları bulunmasına rağmen, Akraba'da bulunan kalıntıların Osmanlı ile bir ilgisinin bulunmadığını yineledi.
Türkiye'nin Kudüs Başkonsolosu Büyükelçi Şakir Torunlar ise Filistin Yönetimine konuya ilgisi; yaklaşımı, özen ve açıklığından ötürü teşekkür etti. Büyükelçi Torunlar, "Ortaya atılan ve bazı Filistin yayın organlarına da yansıyan söylentiler nedeniyle, buradaki kalıntıların Osmanlı askerlerine ait olmadığından emin olmamız için bizi buraya davet ettiler" dedi.
Bölgede Osmanlı'nın 400 yıldan fazla hüküm sürdüğünü hatırlatan Torunlar, bulunan kalıntıların Osmanlı askerlerine ait olması ihtimalinin de bulunduğunu ifade ederek, "Ancak kalıntıların en az 2 bin yıllık bir geçmişe sahip olduğu ortaya çıkmıştır" diye vurguladı.
Söz konusu mağarada bulunan kemiklerin Filistin Eski Eserler İdaresi Başkanı dahil uzmanlarca yapılan incelemeleri, kemiklerin geçmişinin iddia edildiği gibi 100 yıl kadar öncesine değil, çok daha gerilere, 2 bin yıl kadar öncesine gittiği belirlendi. İddia, geçen hafta sonuna doğru Akraba köyünden yayıldı. Köyden biri, "mağarada 18 Osmanlı askerinin kalıntılarını bulduğunu" belirterek, yerel yetkililere haber verdi. Köylüler ise toplu bir cenaze töreni düzenleyerek kemikleri gömmeye karar verdi. Kalıntıların Osmanlı askerlerine ait olduğu söylentisinin yayılması üzerine, olaya Filistin Yönetimi el koydu.
Nablus Bölgesi Vali Yardımcısı Anan Attiri, durumdan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın yanı sıra Türkiye'nin Kudüs Başkonsolosluğu yetkililerini de haberdar etti. Kalıntıları yerinde incelemek üzere Filistinli arkeolog ve antropologlar görevlendirildi.
Kudüs Başkonsolosu Büyükelçi Şakir Özkan Torunlar ve bazı Büyükelçilik yetkilileri, hafta sonunda, Filistin Turizm Bakan Yardımcısı ve Eski Eserler İdaresi Başkanı Ziyad Osman'ın yanı sıra Bakanlıktan uzmanlar, hep birlikte Akraba köyündeki kalıntıları görmeye gittiler.
Köylülerin iddiası, kalıntıların 1917-1918 döneminde, burada İngiliz askerleriyle savaşan 30 Osmanlı askerinden 18'ine ait olduğu yönündeydi. Askerlerin üniformalarından bazı parçaların ve düğmelerin de bulunduğu öne sürüldü. Akraba'da bir Filistinli, söylentiyi, "Çatışmalar sırasında buradaki Filistinlilerin hepsi köylerini terk etmiş. Çatışmalar sonrası köylerine dönen Filistinliler, İngiliz askerlerine karşı koyup tümü şehit olan Osmanlı askerlerinin cesetlerini iki mağaraya nakletmişler" diye aktardı.
Filistinli uzmanların saha araştırmaları, söylentilerde doğruluk payının olmadığını ortaya koydu.
Akraba köyünün merkezine bir kilometre kadar uzaklıkta, bir Filistinli'nin evinin yanı başındaki zeytin bahçesinin içinde bulunan mağaranın, aslında yıllar öncesinde cesetlerin bırakıldığı, kenarlarında nişler de bulunan mezar yeri olduğu belirlendi. Kemiklerin çoğunun ise zeminde iki çukur içinde toplandığı, bazılarının etrafa dağılmış halde bulunduğu dikkati çekti.
Filistin Eski Eserler İdaresi Başkanı Ziyad Osman, Büyükelçi Şakir Torunlar'a kalıntılarla ilgili bilgi verirken, uzmanların yaptığı ilk belirlemelerden hareketle, mezar yerinin tipik Roma-Bizans dönemine ait olduğunu, bu tür kalıntıların Filistin topraklarında çok fazla bulunduğunu ifade etti. Osman, "antropologların da içeride bir kısmı dağınık halde bulunan kemiklerin yaklaşık 50-70 kişiye ait olduğunu belirlediklerini" kaydetti.
Osman'ın verdiği bilgiye göre, mağara-mezarda bulunan kemikler toplu olarak belli bir zamanda ölenlere ait değil ve kalıntılar, değişik zamanlarda buraya bırakılan-gömülenlerin kemiklerinden oluşuyor; aralarında 3 kadın ve çocuklara ait kalıntılar da var.
"Akraba'nın Ruma-Bizans döneminde çok önemli bir yer aldığı biliniyor. Ama buradaki kemiklerin Osmanlı döneminde ölen askerlere ait olduğuna ilişkin hiçbir kanıt mevcut değildir" diyen Osman, ayrıca söylendiği gibi herhangi bir üniforma parçası veya askeri donanıma ait hiçbir kalıntının da bulunmadığını belirtti. Osman, yine de kalıntıları Türk uzmanlarla birlikte araştırmaya açık olduklarını ifade etti.
Nablus Bölge Valisi Yardımcısı Anan Attiri de Akraba ve Filistin'in diğer bölgelerinin Osmanlı tarihi ile derin bağları bulunmasına rağmen, Akraba'da bulunan kalıntıların Osmanlı ile bir ilgisinin bulunmadığını yineledi.
Türkiye'nin Kudüs Başkonsolosu Büyükelçi Şakir Torunlar ise Filistin Yönetimine konuya ilgisi; yaklaşımı, özen ve açıklığından ötürü teşekkür etti. Büyükelçi Torunlar, "Ortaya atılan ve bazı Filistin yayın organlarına da yansıyan söylentiler nedeniyle, buradaki kalıntıların Osmanlı askerlerine ait olmadığından emin olmamız için bizi buraya davet ettiler" dedi.
Bölgede Osmanlı'nın 400 yıldan fazla hüküm sürdüğünü hatırlatan Torunlar, bulunan kalıntıların Osmanlı askerlerine ait olması ihtimalinin de bulunduğunu ifade ederek, "Ancak kalıntıların en az 2 bin yıllık bir geçmişe sahip olduğu ortaya çıkmıştır" diye vurguladı.