IMF, yılda iki kere yayımlanan ''Finansal İstikrar Raporu''nda, kredi derecelendirme kuruluşlarının işlevinden bahsederek uyardı.
Uluslararası Para Fonu (IMF), kredi derecelendirme kuruluşlarının prosedürlerini sıkılaştırması gerektiğini bildirdi.
IMF, yılda iki kere yayımlanan ''Finansal İstikrar Raporu''nda, kredi derecelendirme kuruluşlarının daha sıkı denetlenmesi gerektiğini vurguladı.
Raporda, kuruluşların, borçlanma maliyetleri ve finansal istikrar üzerinde etkileri bulunduğu ifade edilerek, ayrıca ellerinde tuttukları tahviller aracılığıyla fon yönetimlerini de etkileyebildikleri kaydedildi.
IMF, dünya genelinde 70 kredi derecelendirme kuruluşu olmakla birlikte sadece üçünün, Moody's, Fitch ve Standard and Poor's'un, küresel ölçekte etkisi bulunduğunu belirtti.
Raporun özet bölümünde kredi notlarının, istemeden finansal istikrarsızlığa katkıda bulunduğu belirtilerek, kredi derecelendirmenin çeşitli kurallar, düzenlemeler ve tetikleyicilerle birleşik olduğu ve bu nedenle kredi notlarının düşürülmesinin, dengesizliğe yol açan ikincil ve finansal piyasalara taşan etkilere yol açabileceği ifade edildi.
Raporda, buna ek olarak, politika yapıcıların, kredi notlarına güvenlerini azaltma çabalarını sürdürmeleri gerektiği üzerinde duruldu.
Finansal kuruluşların ve düzenleyicilerin küresel kriz sırasında likidite riskinin arttığını görmede başarısız olduğu vurgulanan raporda, ''Basel III'' olarak adlandırılan yeni sermaye kurallarının likidite desteğini artırmaya yardımcı olacağını kaydetti.
Raporda, kredi derecelendirme kuruluşlarının, ülke borçlarının bileşimine daha fazla dikkat etmesi gerektiği belirtildi.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının kredi indirimlerinin ardından fon yönetimleri ellerinde tuttukları hükümet tahvillerini satıyor veya yenisini almayı reddediyor.
Bu da tahvillerinin fiyatını artırıyor ve gelecekte borçlanma maliyetini yükseltiyor.
En son Yunanistan'ın içinde bulunduğu krizde yaşananlar, kuruluşlarla ilgili eleştirileri gündeme getirmişti.
IMF, kredi derecelendirme kuruluşlarına metotlarını daha şeffaf ve herhangi bir şüpheye yol açmayacak şekilde düzenlemeleri çağrısında da bulundu.
