Erdoğan'ın 'sahiller' hassasiyeti   Konuyu açan: alptraum   İlk Mesaj: 09-30-2010 (02:37)   Son Mesaj: 09-30-2010 (02:37)    Cevap: 0    Gösterim: 598  

    09-30-2010

    Erdoğan'ın 'sahiller' hassasiyeti

    Erdoğan'ın 'sahiller' hassasiyeti


    Başbakan Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasında halk oylamasında ortaya çıkan kararın Türkiye'nin kararı olduğunu belirtirken 'Haklı çıktık' dediği IMF'le ilgili bir konuyu anlattı.

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hükümet olarak sadece halk oylamasından çıkan çoğunluk kararını değil sandığa yansıyan Türkiye tablosunu bir bütün olarak değerlendirmeyi gerekli gördüklerini belirterek, "Çünkü bu tablodan bütün renkleri ve eğilimleriyle Türkiye gerçeğini okumak mümkündür. Her insanımızı aziz bildiğimiz gibi, bu demokratik zemine yansıyan her oyu, her siyasi eğilimi, her demokratik tercihi de aziz ve saygıdeğer biliyoruz" dedi.
    Başbakan Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasında gündemdeki konuları değerlendirdi. Anayasa değişikliğine ilişkin halk oylamasında ortaya çıkan kararın Türkiye'nin kararı olduğunu ve bu kararı bütün vatandaşların olgunlukla ve saygıyla karşılayacağından en ufak bir şüphesi olmadığını belirten Başbakan Erdoğan, "Demokrasi içinde farklı görüşler ortaya çıkabilir, farklı tezler yarışabilir, ancak sonunda halkın verdiği karara herkes saygı duyacaktır, duymalıdır. 12 Eylül günü Türkiye işte böyle bir tecrübeden başarıyla çıkmış, kazanan her şeyden önce demokrasimiz olmuştur" diye konuştu.

    Hükümet olarak sadece sandıktan çıkan çoğunluk kararını değil sandığa yansıyan Türkiye tablosunu bir bütün olarak değerlendirmeyi gerekli gördüklerini belirten Erdoğan, "Çünkü bu tablodan bütün renkleri ve eğilimleriyle Türkiye gerçeğini okumak mümkündür. Her insanımızı aziz bildiğimiz gibi, bu demokratik zemine yansıyan her oyu, her siyasi eğilimi, her demokratik tercihi de aziz ve saygıdeğer biliyoruz. Bütün bu tercih ve eğilimleri demokrasi çerçevesi içinde değerlendirmenin, buradan Türkiye için gerçekçi ve adil sonuçlar çıkarmanın zaruri olduğuna inanıyoruz. Hiç vakit geçirilmeden bu değerlendirmeler yapılacak, halkımızın bu demokratik katılımından çıkarılan bütün sonuçlar bütün detaylarıyla tespit edilecektir. Hükümet olarak milletimizin söylediği her söze kulak vermenin ve o sözün gereğini yerine getirmenin görevimiz olduğunu biliyoruz" şeklinde konuştu.

    "Sandıkta ortaya çıkan her eğilimi hassasiyetle dikkate alacağımızı samimiyetle ifade etmek isterim" diyen Erdoğan, Türkiye'nin bütün siyasi fikir ve eğilimlerin demokrasi içinde temsil edildiği ve karşılığını bulduğu bir ülke haline geldiğini, bundan da büyük mutluluk duyduklarını söyledi. 'Fikirlerin fikirleri boğduğu bir ülke' istemediklerini, 'sadece bazı fikirlere özgürlük tanınan bir ülke' olmak da istemediklerini ifade eden Erdoğan, "Özgürlüklere sadece bir yere kadar izin verilen bir ülke olmak da istemiyoruz. Biz farklı fikirlerin birbirinden güç aldığı, zenginleştiği bir ülke haline gelelim istiyoruz. Biz demokrasi içinde bütün fikirler dile getirilebilsin, bütün itirazlar sonuna kadar ifade edilebilsin, gölgeler ve karanlıklar bu ülkenin üstünden tamamen kalksın istiyoruz. İşte bu halkoylamasıyla bu yönde bir adım daha atmanın, aydınlık Türkiye hedefimize bir adım daha yaklaşmanın mutluluk ve heyecanını hep birlikte yaşadık" dedi.

    EKONOMİDEKİ GELİŞMELER

    Konuşmasında ekonomideki gelişmelere de değinen Başbakan Erdoğan, "Memnuniyetle ifade edeyim ki dünyadaki birçok ülke ekonomisinin aksine Türkiye ekonomisi önemli atılımlar yapmaya, gelişmeye, büyümeye devam ediyor. Bu manada Eylül ayı da ekonomimiz için bize güzel haberler getirdi. TÜİK'in açıkladığı büyüme rakamlarına göre, 2010 yılının ikinci çeyreğinde ekonomimiz yüzde 10,3 oranında büyüme başarısı göstermiştir. Bu, çok güzel bir haber ama bizim için sürpriz değil. Çünkü ekonomimiz küresel krizin ilk günlerinden bu yana oluşan bütün olumsuz şartlara rağmen sağlamlığını ve istikrarını koruyabilmiştir. Bunun sırrı, Türkiye'nin yakın geçmişinde yaşadığı sıkıntılardan ders almayı bilmesinde ve yönetim anlayışında bunu bir disipline dönüştürmeyi başarmasındadır" ifadelerini kullandı.

    Hükümet olarak, sürecin başından beri küresel gelişmeleri sıkı sıkıya takip ettiklerini vurgulayan Erdoğan, gerekli adımları da dikkatle ve gecikmeden attıklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, "Haklarını teslim edelim; özel sektörümüz de bu dönemde son derece duyarlı davranıyor ve Türkiye'nin büyüme azmine yakışan bir kararlılık içinde gayret gösteriyor. Bunun neticesinde, dünyanın gelişmiş pek çok ekonomisinde görülen büyük sarsıntılar Türkiye ekonomisinde görülmüyor. Aksine, Türkiye ekonomisi bir yandan krizin getirdiği olumsuz şartlarla başarıyla mücadele ederken, bir yandan da gelişme ve büyüme performansını devam ettiriyor" dedi.

    Kısa bir durgunluk döneminin ardından krizle mücadelenin sonuçlarının kendini gösterdiğini belirten Erdoğan, "Türkiye 2009 yılı son çeyreğinden itibaren yeniden hızlı büyüme seyrine geçmiş durumdadır. İlk çeyrekle birlikte 2010 yılının ilk yarısında ekonomimizin GSYH büyüme hızı yüzde 11 seviyesindedir" diye konuştu.

    "Bugünün ekonomik tablosu istisnai bir başarı tablosudur, dikkat çekici bir istikrar performansıdır" diyen Erdoğan, bu gerçeği, geçen hafta OECD 2010 Türkiye İnceleme Raporu'nun açıklanması dolayısıyla Türkiye'de bulunan OECD Genel Sekreteri Anjel Gurriya'nın da bizzat kamuoyuna ifade ettiğini söyledi.

    İŞSİZLİK VERİLERİ

    Ekonomide büyüme hızındaki artışa paralel olarak işsizlikte de düşüş yaşandığını belirten Erdoğan, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan son verilere göre geçen Haziran ayında işsizliğili içinde temsil edildiği ve n yüzde 10,5 seviyesine gerilemiş durumda olduğunu, bu oranın geçen yıl Haziran ayında yüzde 13, bu yılın Nisan ayında ise yüzde 11 seviyesinde bulunduğunu kaydetti. Son bir yıllık dönemde 1 milyon 541 bin kişinin iş sahibi olduğunu, geçen yıl Haziran ayında 21 milyon 947 bin olan çalışan kişi sayısının, bu sene 23 milyon 488 bin kişiye yükseldiğini belirten Erdoğan, istihdam piyasasına yeni girenlerin etkisiyle işsiz sayısında 518 bin kişilik azalma yaşandığına işaret etti. Geçen yıl 3 milyon 269 bin olan işsiz sayısının da 2 milyon 751 bin seviyesine kadar gerilediğini kaydeden Erdoğan, "Bunlar bizim için sürpriz değil, bütün bu gelişmeleri zaten öngörüyorduk. Biz işsizliğin yüzde 10 seviyelerine kadar düşeceğini söylediğimizde inanmayanlar olmuştu. Biz bu iddiayı ortaya koyduğumuz zaman işsizlik oranı yüzde 14,4 seviyesinde idi. Elbette kehanette bulunuyor değiliz, hesap ortada, kitap ortada. Gerçekçi hedefler koyuyor, bu hedefleri ciddiyetle kovalıyorsanız zaten tablo ortaya çıkıyor" dedi.

    "HAKLI ÇIKTIK"

    Türkiye'nin bu başarılı gidişatında yayınladıkları Orta Vadeli Program'ın büyük katkısı olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, gerçekçi hedefler ortaya koyan bu programla, ne karamsarlığa düştüklerini ne de ayaklarının yerden kesildiğini söyledi. Şimdi o hedefleri birer birer yakalayarak gerçeğe dönüştürdüklerini belirten Erdoğan, "Oysa Orta Vadeli Program'ı açıkladığımızda nelerin söylendiğini hepimiz çok iyi hatırlıyoruz. IMF'siz yola devam etme kararı aldığımızda eleştirenler de oldu, işler IMF'siz yürümez diyenler de oldu. Ama biz ülkemizin dinamizmine, büyük üretim gücüne, insanımızın enerjisine ve yakın geçmişte yaşadığımız ağır krizlerden kazandığımız tecrübelere güveniyorduk. Bugün haklı olduğumuz ortaya çıkıyor, yakalanan başarı çizgisini bizzat IMF yetkilileri de teyit ediyor. Biz aynı kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Üretim sektörlerinin, dış piyasaların, tüketicilerin ve yatırımcıların güvenini tesis etmiş durumdayız" diye konuştu.

    Konuşmasında bütçe verilerin ede yer veren Başbakan Erdoğan, Bütçe tablosunun son derece iyimser bir görünüm arzettiğini söyledi. 2010 yılı Ağustos ayı itibarıyla bütçenin 3,1 milyar lira fazla verdiğini belirten Erdoğan, "2010 yılının Ocak-Ağustos dönemini kapsayan ilk 8 ayında bütçe, özellikle bunu söylüyorum, bütçe açığı yüzde 54 azaldı. Yine aynı dönemde bütçe gelirimiz yüzde 20 oranında artarken, bütçe giderlerimiz sadece yüzde 6,8 oranında artış gösterdi. Aynı şekilde vergi gelirleri yaklaşık yüzde 23 oranında yükseldi. Faiz dışı fazla yüzde 127 oranında arttı. Bu yılın ilk yarısından itibaren geriye doğru 12 aylık sonuçlara baktığımızda bütçe açığımızın milli gelirimize oranının yıllık bazda yüzde 4,4 olduğunu görüyoruz. Birçok ülkede bütçe açıkları artarken bizde düşüyor. Hükümet olarak ekonomideki bu olumlu seyrin daha da güçlenerek devam edeceğine samimiyetle inanıyoruz" şeklinde konuştu.

    "KOBİ'LERİMİZİN ÜZERİNE TİTRİYORUZ"

    KOBİ'ler Türkiye'nin kalkınmasının lokomotifi, ekonominin bel kemiği olarak gördüklerini belirten Başbakan Erdoğan, "Son yıli içinde temsil edildiği ve llarda ülke olarak elde ettiğimiz bütün ekonomik kazanımlarda KOBİ'lerimizin büyük payı vardır. Bu sebeple biz KOBİ'lerimizin adeta üstüne titriyoruz. KOBİ'lerimizin gelişmesini sağlamak için her türlü imkanımızı seferber ediyoruz, desteğimizi eksik etmiyoruz. Son yıllarda büyük kısmını KOBİ'lerimizin oluşturduğu 2 milyonu aşkın işletmemizi desteklemek için pek çok uygulama başlattık. Kurumlar Vergisi oranını yüzde 20'ye düşürdük. SSK işveren primini indirerek, istihdam yönünden KOBİ'lerimize nefes aldırdık. KDV oranlarında yaptığımız indirimler de yine KOBİ'lerimizi rahatlatmıştır" dedi.

    "BÖLGEMİZDE VE DÜNYADA OLANLARA SEYİRCİ KALAMAYIZ"

    Başbakan Erdoğan, Türkiye-İran İş Forumu'na da İstanbul'da ev sahipliği yapıldığını hatırlatarak, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri geliştirmek ve işbirliği imkanlarını daha zenginleştirmek için faaliyet gösteren bu forumda başta otomotiv sanayi olmak üzere pek çok alanda yeni hedefler belirlendiğini dile getirdi. İran ile ekonomik temasların yanı sıra terörle mücadele ve İran'ın nükleer faaliyetleri nedeniyle dış dünyada yaşadığı problemlerin çözülmesi konusunda da işbirliğinin süreceğini belirten

    Erdoğan şunları kaydetti:

    "Bugünün dünyasında ülkelerin birbirini anlamak noktasında daha fazla gayret göstermesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye dünya ve bölge meselelerine barışçı ve adil çözümler bulunması için her platformda gayretlerini en üst seviyede sürdürecektir. Biz bölgemizde olan, dünyada olan bu gelişmelere seyirci kalamayız. Eylül ayı içinde ülkemizde ağırladığımız pek çok başka değerli misafirimizle bu hissiyatımızı, bu vizyonumuzu paylaştık."

    Erdoğan Ulusa Sesleniş konuşmasında, Türkiye'nin sel felaketi ile mücadele eden Pakistan'a halen devam eden kampanyalar ve devletin kurumları aracılığıyla önemli yardımlar sağladığını belirterek, kendisinin de önümüzdeki günlerde Pakistan'a gideceği sözünü yineledi. Erdoğan Pakistan'da ihtiyaçlar ortadan kalkıncaya kadar yardımların devam etmesini de istedi.




    Erdoğan'ın 'sahiller' hassasiyeti Yorumları