Başmüzakereci Egemen Bağış, "Bazı AB üyelerinin Romanlardan kurtulmaya çalıştığı bir dönemde bizim Başbakanımız Roman vatandaşlarıyla buluşuyor ve geçmişte yapılan hatalar nedeniyle özür diliyor" dedi.
Düşünce kuruluşu Avrupa Politika Merkezi'nde, "12 Eylül referandumunun ardından Türkiye'nin üyelik süreci" konulu bir konuşma yapan Bağış, 12 Eylül'lerin Türkiye'nin tarihinde kritik günlere karşılık geldiğini belirterek, Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Ortaklık Anlaşması'nın 12 Eylül 1963'te, dönemin Başbakanı İsmet İnönü tarafından imzalandığını, 12 Eylül 1980 darbesinde ise Türkiye'de milyonlarca insanın fişlendiğini, yüzbinlercesinin işkenceden geçirildiğini ve birçok gencin idam edildiğini ifade etti.
12 Eylül 2010'daki halk oylamasında, geçmişteki iki 12 Eylül arasında tercih yapan Türk halkının büyük çoğunlukla demokrasi ve AB yolunu seçtiğini belirten Bağış, kabul edilen anayasa paketinin birçok maddesinin AB'nin yıllardır Türkiye'den talep ettiği reformlarla ilgili olduğunu kaydetti.
Bağış, "AB Komisyonu ve üye ülkeler anayasa değişikliğini memnuniyetle karşıladı, ama şunu kabul etmemiz gerek. Biz bunları AB'yi memnun etmek için değil, halkımızın yaşam standartlarını yükseltmek için yaptık" şeklinde konuştu.
Referandum sonucunu memnuniyetle karşıladığını açıklayan AB Komisyonu ve üye ülkelere teşekkür eden Bağış, "Umarım övgü ifadeleri somut adımlara dönüşür" dedi.
Sümela Manastırı'nda ve Akdamar Kilisesi'nde gerçekleştirilen ayinleri örnek göstererek Türkiye'de sadece anayasanın değişmediğini, mentalite değişimi de yaşandığını anlatan Bağış, artık "halı altına süpürülmeyen sorunların çözülmeye çalışıldığını" kaydetti.
Egemen Bağış, "Bazı AB üyelerinin Romanlardan kurtulmaya çalıştığı bir dönemde bizim Başbakanımız (Recep Tayyip Erdoğan) Roman vatandaşlarıyla buluşuyor ve geçmişte yapılan hatalar nedeniyle özür diliyor" tespitinde bulunarak Türkiye'nin Roman vatandaşlarının sorunlarını çözmek için yeni projeler üzerinde çalıştığını ifade etti.
Bağış, bir soru üzerine, seçimlerin ardından aylardır hükümet kurulamayan Belçika ve Hollanda gibi AB üyelerine baktığında, "İyi ki bizde yüzde 10 seçim barajı var" demek durumunda kaldığını belirtti.
Bakan Bağış, seçim barajının yarattığı temsiliyet sorununun AK Parti'nin önerdiği 100 Türkiye milletvekilliği sayesinde çözülebileceğini, diğer yandan siyasi istikrarın da korunabileceğini dile getirdi.
-"AYRIMCILIK DEĞİL ADALET İSTİYORUZ"-
AB Akil Adamlar Komitesi'nin Türkiye'nin AB üyeliğine destek verdiğini hatırlatan Bağış, AB'nin ekonomik hedeflerini gerçekleştirmek için de Türkiye'ye ihtiyaç duyduğunu ifade etti.
"Adalet istiyoruz, diğer aday ülkelere yapılan muamelenin aynısı bize yapılsın. Ne daha azı, ne daha fazlası. Halkımızın bir bölümünde bu konuda şüpheler var" diyen Bağış, 18 faslın siyasi nedenlerle engellendiği bir dönemde "çifte standart" algısı içinde olduklarını dile getirdi.
AB'nin terör örgütleri arasında ayrımcılık yapılmaması gerektiğini vurgulayan Bağış, Türk halkının önemli bir kesiminin, terörle mücadelede Türkiye ile yeterince uluslararası işbirliği yapılmadığı düşüncesinde olduğunu aktardı.
Bağış, AB büyükelçilerinin kültürel bir festivale katılmak için Van'da bulundukları bir dönemde gelen 11 şehit haberi üzerine, şehit askerlerin cenazesine katılma kararı almasının ve verdikleri bu görüntünün terörle mücadelede işbirliği açısından önemli bir mesaj olduğunu vurguladı.
Egemen Bağış, vize sorununa da dikkat çekerek "Türkler vize kuyruğunda beklerken AB'den izole edildiklerini düşünüyor" dedi. Bağış, AB ile üyelik müzakerelerine bile başlamayan bazı ülkelere vize kaldırılırken Türkiye'ye ağır bir vize rejimi uygulanmasının kabul edilemeyeceğini dile getirdi.
Bu konuyu her düzeyde ve ortamda dile getirdiklerini aktaran Bağış, resmi gerekçe olarak AB'nin Türkiye'ye "biyometrik pasaport yok, geri kabul anlaşması yok, entegre sivil sınır kontrol ajansı yok" diyerek vizeyi kaldırmaktan kaçındığını, oysa şimdi tüm bu gerekçelerin ortadan kalkmak üzere olduğunu ifade etti.
Türkiye çok büyük, fakir ve çok Müslüman diye uzakta tutulamaz" ifadesini kullanan Bağış, Türkiye'de kişi başına düşen milli geirin bazı AB üyelerinden yüksek olduğunu, bugüne dek İslam'dan vazgeçmeyen Türk halkının bundan sonra da vazgeçmesinin beklenmemesi gerektiğini ve Türkiye'nin büyüklüğünün aynı zamanda büyük bir pazar, etkili bir siyasi ortak ve büyük bir genç nüfus ve işgücü olması açısından AB'nin de çıkarına olduğunu ifade etti.
-KIBRIS SORUNU-
"Eğer AB'nin bazı büyük ülkeleri Kıbrıs gibi bİr adanın arkasına saklanıyorsa ben Kıbrıslı olsam Türkiye'nin üyeliği için çalışırdım" diyen Bağış, AB'li bir Türkiye'nin, Rumların çıkarına olduğunu vurguladı.
Başmüzakereci Bağış, "Her Aralık ayında Kıbrıs sorunu nedeniyle tren kazası korkusu olur. Her yıl Kıbrıs sorununda kritik yıldır" diyerek asla bu tür bir korku içinde olmadıklarını dile getirdi.