Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, ''Hepimiz başarılarımızın zirvesinden yere düştük. Krizle birlikte yüksek işsizlik, hane halklarının aşırı borçlanması nedeniyle hepimiz aslında bu düşüşü yaşadık." dedi.
Yılmaz, Küresel Ekonomik Sempozyumunun açılışında yaptığı konuşmada, gerçekleştirilen bu sempozyumun küresel sorunların çözümüne önemli bir zemin teşkil edeceğini söyledi.
Küresel problemlere küresel çözümler bulunmak zorunda olunduğunu ifade eden Yılmaz, ülkelerin çok karmaşık ekonomik ve sosyal problemlerle başa çıkma kapasitesinin çok geliştiğini, ancak küresel kurumların küreselleşme sürecinin gerisinde kaldığını, politika yapıcıların küresel refah yerine daha çok ulusal çıkarlara bakar hale geldiklerini anımsattı.
Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, ''Halbuki karşı karşıya kaldığımız çok kapsamlı bölgesel sorunlar karşısında bölgesel ve uluslararası çok daha yakın bir işbirliği yapmamız gerekiyor'' dedi.
Bazen en basit konsensüsün sağlanması için dahi diyalog içine girmenin önemine işaret eden Yılmaz, şöyle devam etti:
''Empati geliştirmek, başkalarını anlayabilmek, genellikle ortak bir zemin bulabilmek için birinci adımdır. Küresel finansal krizin ortaya çıkmasından bu yana neredeyse 3 yıl geçti. Biz halen bu krizin etkileriyle karşı karşıyayız. Bu türbülansın arkasında çeşitli sebepler var. Ama 'bu krizi tek bir kelimeyle nasıl açıklarsın?' diye sorarsanız ben bunu 'aşırı' kelimesini kullanarak açıklayabilirim. İşte bütün bu karmaşanın içinde Türkiye kendi finansal istikrarını muhafaza etti ve uzun süren durgunluğa karşı etkili ve sağlam durdu. Biz bir anlamda kendi aşırı uygulamamızı 90'lı yıllarda yaşadık ve 2001 yılından itibaren cezasını çektik. Bugünkü küresel dünyada böyle bir bağışıklık söz konusu değil. Biz de zorlukla karşı karşıya kalıyoruz. Küresel yapının bir parçası olarak biz küresel sorunların çözümüne katkı için çalışmaya devam etmeliyiz.''
Nasreddin Hoca'nın bir fıkrasını da katılımcılarla paylaşan Durmuş Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Nasreddin Hoca bir gün damdan düşüyor ve yaralanıyor. Köylüler kendisini kurtarmaya geliyorlar. 'Doktor gelene kadar kımıldama' diyorlar. Nasreddin Hoca da diyor ki köylülere, 'hayır, benim bir doktora ihtiyacım yok, damdan düşen birine ihtiyacım var'. 'Neden?' diye soruyor köylüler. Hoca diyor ki 'Çünkü sadece benzer bir tecrübeden geçmiş bir kişi benim şu anda ne hissettiğimi anlayabilir'. Hepimiz başarılarımızın zirvesinden yere düştük. Krizle birlikte yüksek işsizlik, hane halklarının aşırı borçlanması nedeniyle hepimiz aslında bu düşüşü yaşadık. Eğer biz uluslararası yeni bir anlayış oluşturabilirsek o zaman bu krizden önemli bir anlayışla çıkmış oluruz. Bu nedenle ben bu konferansın zamanlamasını yeni fikirler için çok önemli olduğunu düşünüyorum.''