Ünal Osmanağaoğlu: Katil değil mağdurum   Konuyu açan: alptraum   İlk Mesaj: 09-23-2010 (23:58)   Son Mesaj: 09-23-2010 (23:58)    Cevap: 0    Gösterim: 649  

    09-23-2010

    Ünal Osmanağaoğlu: Katil değil mağdurum

    Ünal Osmanağaoğlu: Katil değil mağdurum


    DİSK genel başkanlarından Kemal Türkler'i öldürdüğü iddiasıyla yargılanan Ünal Osmanağaoğlu, ''12 Eylülü hazırlayacak kapasitede ve istekte olmadığım gibi bizzat 12 Eylül mağduruyum'' dedi.

    Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, başka suçtan tutuklu sanık Osmanağaoğlu ve avukatları ile Kemal Türkler'in eşi Hatice Sebahat Türkler, kızları Yasemin Türkler ve Nilgün Soydan hazır bulundu.
    Daha önce davadan çekilme kararı istemiyle yazılı beyanda bulunan 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ali Asker Kazak'ın katılmadığı duruşmada, Türkler'in torunu Burç Akpınar da annesi ve teyzesi adına müdahil avukatı olarak yer aldı.

    DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi'nin de izlediği duruşmada, mahkemeye başkanlık eden Şükriye Ertürk, sanık Ünal Osmanağaoğlu'nun geçen celseye getirilmemesine gerekçe gösterilen sağlık mazeretine ilişkin hekim raporları, MR grafikleri ve MR raporlarının görüldüğünü ve okunduğunu söyledi.

    Müdahil avukatı Ömer Kavili, ''Öncelikle bu mahkemede başkan olarak görevli olup da bu davayı beğenmediği için önceden çekilme kararı veren fakat bu çekilme kararının keyfi, yargıç meslek kurallarına uymayan ve yasal ölçülere aykırı olduğu 3. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kararla belgelenen Ali Asker Kazak adlı kamu görevlisinin ne suretle bu duruşmaya çıkmadığının yazılı olarak tarafımıza açıklanmasını istiyoruz'' dedi.

    -DURUŞMA SALONUNDA ''YOĞUN GÜVENLİK'' GERGİNLİĞİ-

    Kavili, duruşma salonunda çok sayıda sivil emniyet mensubunun görevli olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

    ''Bunların yanında 25-30 civarında üniformalı polis memuru bulunduğu ve polislerin kol kola sokulup avukatların önünde etten duvar ördürmek suretiyle 'güvenlik' adı altında manevi baskı uygulandığı ortadadır. Bugüne kadarki yargılamalarda bu salonda hiçbir şekilde polis baskısı olmadı. Faşist 12 Eylül yargılamaları sürecinde dahi polis baskısının mahkeme salonlarında fiili saldırıya dönüşmesi, tıpkı şimdiki gibi yargıçlık makamında görev yapan kamu memurlarının onay vermesi, yetkilerini amaca uygun değil de kötüye kullanmaları suretiyle gerçekleşebilmiştir. Bu, hukukun temsilcileri olan bizler açısından kabul edilebilir bir durum değildir. Müdahil makamının önündeki fiili engellerin kaldırılmasını istiyoruz.''

    Müdahil avukatlarından Engin Civmen de Kemal Türkler öldürüldüğü tarihten beri hak arama çabasında olduklarını ancak bazen mahkemede taleplerinin karşılıksız kaldığını gördüklerini söyledi.

    Önlerinde duran polis memurlarının kaldırılması isteğini yineleyen müdahil avukatlarından Rasim Öz de ''Bunun kaldırılmaması yargılama yapılmasını engeller, hatta adalete ihanettir. Bunun mahkemeniz tarafından yapıldığını zannetmiyorum, polis tarafından yapılmıştır. Polis tarafından yapılan bu düzene izin vermişseniz sizi reddedeceğim. Bundan önce de siz istifa edin'' diye konuştu.

    Müdahil avukatı Kudret Yıldırım da ''Keşke devlet bu güvenlik önlemlerini Kemal Türkler'in sağlığını ve yaşamını korumak için alsaydı'' dedi.

    Mahkeme heyeti, taraf vekillerinin birbirine doğrudan soru yöneltme ve cevap alma hakları bulunduğu gerekçesiyle polis bariyerinin daha geride durmasına karar verdi.

    Sanık avukatı Selçuk Sunay ise şehir dışından gelen sanık yakınlarının duruşma salonuna alınmadığını belirterek, bu kişilerin duruşmaya dahil olmasını istedi.

    -''BOZMA KARARI İDEOLOJİK''-

    Sanık Ünal Osmanağaoğlu, hakkındaki beraat kararının ''tamamen ideolojik gerekçelerle'' Yargıtay Ceza Genel Kurulunca bozulduğunu öne sürdü.

    Hükümde, Abdülsamet Karakuş'un işkence altında alınan beyanıyla karar verildiğini iddia eden Osmanağaoğlu, şunları kaydetti:

    ''Tanık Abdurrahman Bozkurt'un, olayın failinin ben olmadığım, faili görse kesinlikle tanıyabileceği, faile göre benim boyumun çok daha uzun olduğu yönünde beyanları bulunmasına rağmen bunlar lehime değil aleyhime değerlendirilerek Yargıtay Ceza Genel Kurulunca söz konusu bozma ilamı oluşturulmuştur. Daha önce hiçbir şekilde cinayeti gördüğü yolunda beyanda bulunmamış olan Nilgün Soydan 19 yıl sonra hakkımda böyle bir iddiada bulunmuştur. 12 Eylülü hazırlayacak kapasitede ve istekte olmadığım gibi bizzat 12 Eylül mağduruyum.''

    Sanık avukatı Sunay ise 11 yıldır devam eden bu yargılamayı tamamen hukuki mecrada yürüttüklerini belirterek, ''Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı bizim için hukuki olarak bin yıl geçse de kabul edilemeyecek bir karardır. Müvekkilim kamuoyunda 'Bahçelievler davası' olarak bilinen davada da bu şekilde hüküm almış ancak bu karar AİHM tarafından bozulmuştur. Bu son Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı da günün birinde AİHM'e giderse böyle bir akıbete uğrayacaktır. Bu suç için öngörülen dava zaman aşımının yani 30 yıllık sürenin dolduğu düşüncesindeyiz. Müvekkilimiz hakkındaki kamu davasının, dava zaman aşımının dolması nedeniyle ortadan kalkmasını talep ediyoruz'' diye konuştu.

    Müdahil avukatı Rasim Öz de öldürme suçunun ceza yasasının 77. maddesinde ''insanlık suçu'' olarak belirtilmiş olduğunu, insanlık suçları hakkında zaman aşımı kurallarının uygulanamayacağını ifade etti.

    Öz, ''Kaldı ki sanık, öldürme eylemini bireysel sebeplerle değil tamamen mensubu bulunduğu illegal örgüt adına gerçekleştirmiş olup Kemal Türkler ile şahsi husumeti yoktur. Bu konuda ayrıntılı yazı beyan etmek için ek süre talep ediyoruz'' dedi.

    Mahkeme heyeti, müdahil tarafa dosyaya karşı son diyeceklerini yazılı olarak hazırlaması için ek süre verilmesini kararlaştırarak duruşmayı erteledi.




    Ünal Osmanağaoğlu: Katil değil mağdurum Yorumları