Birinci ''Ergenekon'' davasında tanık olarak dinlenen tutuklu sanık Alparslan Arslan'ın kız kardeşi Elif Arslan, kullandığı telefonun Danıştay saldırısından önce başka şehirlerden sinyal verdiğine ilişkin soru üzerine, saldırı öncesi Elazığ dışına hiç çıkmadığını söyledi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu, Elif Arslan'a, telefonunun 2006 yılının ocak ayında Malatya, Nisan ayında Adıyaman ve Kayseri'de sinyal verdiğini, yine bu telefona ilişkin Mersin ve Adana'dan da sinyal alındığını belirterek, Elazığ'dan ayrılıp ayrılmadığını sordu.
Elif Arslan da saldırıdan önce şehir dışına hiç çıkmadığını, olaydan sonra ise Ankara'ya gittiğini söyledi.
Baba İdris Arslan da aynı telefonu diğer kızı Hilal Arslan'ın da kullandığını, bu kızının Elazığ dışına dershaneye, Urfa'ya da gezmeye gittiğini kaydetti.
Haşıloğlu, Elif Arslan'a ''Olaydan önce Elazığ dışına çıkmadığınızı söylüyorsunuz ancak kullandığınız telefon değişik şehirlerdeyken arkadaşınız olduğunu söylediğiniz kişiler sizi arıyor'' dedi. Arslan da arkadaşlarının ablası Hilal Arslan'ı da tanıyabileceğini belirtti.
-''TELEFONUN NEREDE OLDUĞU DAHA ÖNCE SORULMADI''-
Elif Arslan, Haşıloğlu'nun, Danıştay saldırısının ardından evlerinin polisler tarafından aranıp aranmadığı, ifadesinin alınıp alınmadığı, telefonunun ve sim kartının nerede olduğunun polislerce sorulup sorulmadığına ilişkin soruları üzerine de polislerin eve geldiğini ancak arama yapılmadığını, telefonunun nerede olduğunun sorulmadığını ve ifadesine başvurulmadığını kaydetti.
Arslan, Danıştay saldırısı öncesinde baş örtüsü takmadığını, ağabeyinin de hiçbir zaman baş örtüsü takması için kendisine baskı yapmadığını ifade etti.
Duruşmada, daha sonra, Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombaların Osman Yıldırım'a verildiği ve toplantı yapıldığı iddia edilen Ataşehir Pınar Sitesi'ndeki evin sahibi Recep Özkan yeniden tanık olarak dinlendi.
Özkan, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün soruları üzerine, Alparslan Arslan ile 80 bin TL'ye ev aldıklarını, daha sonra bu evi sattıklarını söyledi.
Daha önceden Acarlar Sitesi ile Üsküdar'da aldığı evleri de bir süre kaldıktan sonra sattığını ifade eden Özkan, Ataşehir'deki evi ise kiraladığını belirtti.
Tutuklu sanık Hayrettin Ertekin ise yaklaşık 1.5 ay kadar önce koğuşta hasta yattığı sırada beyaz gömlekli sivil kişi ile gardiyan tarafından ''Seni doktora götüreceğiz'' denilerek Osman Yıldırım'ın da bulunduğu bir odaya götürüldüğünü söyledi.
Yıldırım'la yaklaşık bir saat sohbet ettiklerini kaydeden Ertekin, şöyle konuştu:
''(Yazık değil mi bu kadar insana?) dedim, (kendini niçin yaktın) diye sordum. (Senin bildiğin gibi değil) dedi bana ve sonra da (Sen onlarla görüşüyor musun?) diye sordu. Ben de (Veli paşamla filan hiç görüşmüyor, konuşmuyorum) dedim. Bana, restoranları, lokantaları ve arabasını kaybettiğini söyledi. (Ne kadar zararın var?) diye sordum. (250 bin dolar) dedi. Ben de (Allah sağlık versin) dedim. (Bak benim televizyonum kapandı, fabrikam da orada yatıyor. 10 milyon dolar zararım var) dedim. O da bu zararının karşılanması konusunda benim aracılık yapmamı istedi. Ben de böyle bir şeye aracılık edemeyeceğimi söyledim.''
Tutuklu sanık Muzaffer Tekin, ''Yalan konuşma, içeride böyle anlatmamıştın'' diye bağırdı.
Yalan söylemediğini belirten Ertekin, Başkan Köksal Şengün'ün ''Sizi 'şöyle yapmazsan şunu bunu yaparız' diye tehdit etti mi?'' sorusuna ''Resmen öyle söylemedi ancak bunları ima etti'' yanıtını verdi.
Osman Yıldırım ise böyle bir ortamda Ertekin ile konuştuklarını, mal varlığını kaybedip ''iflas bayrağını çektiğini'' söylediğini ancak kimseden bir şey istemediğini veya bunu ima etmediğini ifade etti.
Daha sonra, Alparslan Arslan'ın büro arkadaşı avukat Burhan Gür tanık olarak dinlendi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Şengün, Gür'ün beyanlarının alınmasına ara vererek duruşmayı yarın saat 09.00'a erteledi.
