Balyoz Darbe Planı'nı kritik eden bir yazı dolayısıyla Haksöz Dergisi Yazı İşleri Müdürü Kenan Alpay'a "Adli Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs" isnadıyla Fatih 2. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldı.
Haksöz Dergisi'nin Mart 2010 sayısında "Meğer Harp Planları Oyun, Balyoz da Oyuncak Değilmiş!" başlıklı yazı Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine önce Fatih Cumhuriyet Savcılığınca soruşturmaya, akabinde de Fatih 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin açtığı davaya konu oldu. TCK'nın 288/1 ve 53/1-2. Maddesine istinaden "Adli Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs" suçlaması ile Haksöz Dergisi Yazı İşleri Müdürü Kenan Alpay aleyhinde dava açıldı.
Savcılık, söz konusu yazı ile "haber verme ve düşünce özgürlüğü sınırının aşıldığı, gizlilik kararı bulunan soruşturmanın ihlali, orgeneraller Çetin Doğan, İbrahim Fırtına, Özden Örnek ve 49 TSK mensubunun masumiyet karinesini ihlal edildiği" iddiasında.
Kenan Alpay'ın ilk duruşması 5 Kasım 2010 Cuma günü Saat 09.30'da yapılacak.
"Hakikati Ne Üniformalılar Ne de Cübbeliler Örtebilir!"
Açılan davayı değerlendiren Kenan Alpay, şunları söyledi:
"Bu davada 'yargıyı etkileme' gibi son derece mesnetsiz, gerçek dışı bir iddia söz konusu ediliyor. Darbe süreçlerinde brifinglere koşarak giden, andıçları emir telakki eden, hukuka değil resmi ideolojiye ve devlete sadık olan bir yargı kurumundan (bütün toplum gibi) doğal olarak biz de payımıza düşeni alıyoruz. Askerî cuntaların darbe planlarını, yazışma ve ses kayıtlarını, suikast krokilerini, silahlarını, bombalarını dahi yeterli delil kabul etmeyen yargının bir makaleden ötürü Haksöz Dergisi'ne dava açması Türkiye'deki resmi ideolojinin totaliter ve otoriter yapısının göstergesidir. Hâkim ve savcıların bizim yazdığımız yazılarla değil, gizli kapaklı telkinlerle etki altına alındığı herkese malum olan bir sır değil sanki. Açılan davalar cuntacılara daha rahat bir alan oluşturmaya matuf. Yargı adalet isteyen, gasp edilen haklarının iadesi için çalışan muhalifleri boğucu bir atmosfere mahkûm etmek istiyor. Ancak darbe sürecini işletmekte tanklar nasıl yetersiz kaldıysa mahkemeler de aynı şekilde yetersiz kalacaktır. Hakikatin önünü almaya, gerçeği değiştirmeye ne üniformalıların ne de cübbelilerin gücü yeter. Bütün bir topluma kan kusturmayı hedefleyen darbecilere, cuntacılara karşı yükselttiğimiz onurlu mücadelemizi yargının uyduruk gerekçelerle, mahkûmiyet tehditleriyle susturabileceğini zannetmesi boşuna."
haksozhaber