Ünlü radyo spikeri ve programcısı Selda Atalay, e-postalarımı kontrol ederken rastladığı bir gönderi üzerine, referandumda Evet çıkması için katıldığı kampanyadan kaç para aldığını açıkladı.
Selda Atalay'ın köşe yazısı
Açıklıyorum: EVET kampanyası için kaç para aldım!
Gönderim Tarihi: 07.09.2010 08:30:32
Mesajı Yazan: GÖKMEN
"Ya Selda Allah aşkına ve sevdiklerinin üzerine yemin et akp den evet kampanyası yapmak için kaç para aldınız dürüstseniz hodri meydan..."
Yanlış okumadınız...
Yaklaşık 10 gün kadar önce e-postalarımı kontrol ederken işte böyle bir mesajla karşılaştım: Lütfen doğru ve dürüstçe söyleyin. "Evet" [...]
Yaklaşık 10 gün kadar önce e-postalarımı kontrol ederken işte böyle bir mesajla karşılaştım: Lütfen doğru ve dürüstçe söyleyin. "Evet" kampanyasına destek vermek için AKP"den kaç para aldınız?
Vaaaay beee!!! Soruya bak! Ne kadar da emin, satılık olduğuma. Düşüncelerimi, inançlarımı, kariyerimi sattığıma ne kadar da emin. Merak ettiği şey kaç para aldığım.
Evet, bazılarının ifade ettiği gibi ben bir "YANDAŞ" medya çalışanıyım!
Boynuma asıldı bir kere "yandaş"lık; yaftalandım.
Peki, sorarım size "HAYIR" cephesinde yer alan medya kuruluşlarından birinde çalışıyor olsaydım bu defa da "HAYIR" demek için kaç para aldığımı yine soracak mıydınız?
İnsanları yaptıkları işle ve o işi yapış şekil ve üsluplarıyla değerlendirmekten ziyade "şuncu/buncu" ya da "BEN"den olmayan "tu ka ka" anlayışıyla değerlendirerek ve yargılayarak ancak tarafsızlığını yitirmiş kendince bağımsız yargı gibi yargılama yapmış olursunuz.
Biz medya çalışanlarının profesyonel olduğu, yaptığı iş karşılığında maaş aldığı, her birimizin bakmakla yükümlü olduğu birer ailesi, yani idame ettirmek zorunda olduğu bir hayatı ve sorumluluklarının olduğu gerçeği kabul edilmiyor.
Nice başarılı arkadaşım boyunlarına asılan bu yafta yüzünden iş bulmakta epeyce zorlandı kimi hâlâ zorlanmakta... Nice arkadaşım kapısından girdiği kurumun "kurumsal ilkeleri" çerçevesinde hareket etme, söz söyleme ya da yazma zorunluluğu bulunduğunun bilincinde... Nice arkadaşım şu veya bu gerekçelerle çalıştığı kurumla yollarını ayırmak zorunda kaldığında "karşı taraf"ın alaycı ithamlarına maruz kalmakta... Ve nice arkadaşım maalesef becerisi, bilgisi, görgüsü her şeyden önce tecrübesi ile değil "karşı tarafa" "patron" talimatıyla saldırabilirliğiyle iş bulabileceğinin de bilincinde.
Yaftası yüzünden aylarca işsiz kalıp kirasını ödeyemeyen, çocuğunu okula yazdırmak için eş-dosttan para arayan, hamile eşi gün sayarken o, tek kalemle üzerini çizen "İnsan Kaynakları" sorumlularının keyfiyetine tabi.
Yüzüne kapanan kapıların acısını içinde hisseden, avanta yemediği için meteliğe kurşun atan ama gıyabından "götürüyordur boşver" denilen ne çok arkadaşım var.
Üstelik en acısı ne biliyor musunuz?
"Sen iktidar yandaşısın malı götürüyorsundur" iddiasında bulunanların çoğu sık sık kullandıkları arabaları değiştirir, evlerini alır, akşam bar sohbetlerinde memleket kurtarırken, sarf edeceği her taraf olduğu sözcük için de pazarlık yaparlar.
Bana AKP"den kaç para aldın diyen arkadaş sözüm sana ve senin gibilere.
18 yıldır bu işi yapıyorum. Medyanın içindeyim iyi-kötü bir yerlere geldiğimi düşünüyorum. Mesleğe başlarken özel otomobilim vardı, şimdi yok biliyor musun?
Ve bırak dolar hesabıyla alınanları Başbakanlığa bağlı olan TOKİ"den bile en küçüğünden bir ev almayı henüz beceremedim.
Çalıştığım kurum ekonomik kriz memleketi teğet geçerken ciddi sıkıntıları göğüslemek zorunda kaldı, taksitle maaş aldık dahası maaşımız başka arkadaşlarımız işinden olmasın diye rızamızla düşürüldü. Kimsenin rızkına mani olmayalım istedik, bunu birlikte yaptık, ortak karar aldık. İki sene sonra düşen maaşımız ancak o tarihteki haline yeni döndü.
Şimdi sorarım sana ve senin gibilere iktidara yakın bir medya kuruluşunda çalışıyor olmam genel prensip olarak bu kurumun "EVET" cephesinde yer alıyor olması benim AKP"den para almamı mı gerektiriyor?
Sen ve senin gibilere soruyorum.
Dürüstlük nedir?
Helal kazanç nedir?
Nedir biliyor musun?
Gece olup da yastığa başını koyduğunda cebinde paran olmasa bile içinin rahat olabilmesidir.
Baktığın insanlara haram yedirmemektir.
İşine saygıdır.
Bu da benim sesimin zekâtıdır. Mesleğimi yapabilir durumda olduğum sürece ister "o" tarafta olayım ister "bu" tarafta yapmam gerekeni yaparım. Bunun için de kendimle ve benim gibi olanlarla gurur duyuyorum. Kimileri bize enayi gözüyle baksalar da...
KadınMedya.com