Uluslararası Kriz Grubu'nun bir raporla gündeme getirdiği 'Iraklı Kürtler Türkiye'ye bağlanmayı tartışıyor' iddiası bölgedeki yakla-şımları tam anlamıyla ifade etmiyor. Ön planda olan bağlanmak düşüncesinden ziyade, ekonominin ağırlıklı olduğu birbağımlılık. Bağlanmak seçeneğini de dışlamayan Iraklı Kürtler, bunun önüne ise çok sayıda 'eğer' ifadesi yerleştiriyor.
"Bu Çin malı, bu İran, bu da orijinal." diye tanıtıyor sergideki konfeksiyon ürünlerini. Kırklarındaki bu Erbilli satıcı "orijinal" kelimesini "Türk malı" anlamında kullanıyor. Oğlunu Erbil'deki Işık Koleji'nde okutabilmek için bir hayli maddi fedakârlığa katlandığını söyleyen araba yedek parçacısı Danyal usta, İstanbul'u dünya gözüyle görmüş olmaktan ötürü hamdediyor. "Oğlumu da gönderecektim; ama vize işlemleri çok zorlu." diye de hayıflanıyor. Kahvehane sohbetlerinde bir Türk kızıyla evlenmek ihtimalinin Kürt gençlerinin gözlerinde hasıl ettiği ışıldamayı görüyorum.
Halk arasında Türkiye'ye yönelik bu hayranlıkla karışık sevgi duygusunun Kuzey Irak'taki bölgesel Kürt Yönetimi'nin belli kademelerinde de olduğu görülüyor. Bölgenin kaderini belirleyecek bir seçim gününde bölgesel yönetim başkanı Mesud Barzani ve yeğeni başbakan Neçirvan Barzani yaptıkları konuşmalarda Türkiye'ye ve Türkiye'yle olan ilişkilerin geleceğine değinmek zorunda hissediyorlar kendilerini. Bu ilişkilerin en az seçimler kadar hayati olduklarının farkında olduklarını gösteriyor bu tavır. Celal Talabani'nin eşine ait İngilizce gazete Soma'ya yazılar yazan aktivist Heymen Hüseyin Muhammed'in yaklaşımına göre bu tür açıklamalar sadece Ankara'yı değil, Kürt gençlerini de hedef alıyor. Gençlerin mevcut yönetimle olan sorunlarından bahsederken Mesud Barzani'nin Ankara'yla ilişkilerde sürekli sorun çıkaran taraf olmasını da sayıyor Muhammed ve ekliyor: "Kürdistan halkı Türkiye'yle iyi ilişkiler geliştirebilen bir yönetim istiyor."
BAĞLANMA KONUSU BÖLGEDE KONUŞULUYOR
Merkezi Brüksel'de olan Amerikan düşünce kuruluşu Uluslararası Kriz Grubu'nun "Irak ve Kürtler" raporunda ortaya attığı "Kürtler Türkiye'ye bağlanmayı tartışıyorlar" iddiası doğru olabilir mi? 15 günde bir yayınlanan Cihan Dergisi'nin genel yayın yönetmeni Nebez Goran, Türkiye'ye bağlanma veya Bağdat'ın yörüngesinde bir devletçik olmaktansa Ankara'nın yörüngesinde olma konularının hakikaten bir müddettir Kuzey Irak liderleri arasında tartışıldığını söylüyor. "Bunu gerçekten yapmak isteyip istemediklerini bilemem; ama Bağdat'la yapılan petrol ve Kerkük pazarlıklarında Ankara seçeneğini bir koz olarak kullanıyorlar sanırım." diyor Goran.
Geçmişte Kürdistan Demokrasi Partisi'ne ait gazeteler grubunu yönetmiş olan bağımsız gazeteci Rebwar Kerim Wali, bu tartışmanın sebebinin, başta bölge başbakanı Neçirvan Barzani olmak üzere çoğu Kürt liderinin bölgenin meselelerine birer işadamı mantığıyla yaklaşmaları olduğunu düşünüyor. Bu bakış açısıyla Türkiye-Kürdistan birlikteliği iki rakip firmanın pazar şartlarından dolayı birleşmek zorunda kaldığı bir durumu andırıyor. "Neçirvan Barzani, hayatı ve siyaseti ekonomi gözüyle görür. Teknokrat bir bakış açısı var. İsimlere, önyargılara takılmıyor ve sözgelimi Türkiye bu bölgeye Kürdistan mı demiş yoksa Kuzey Irak mı demiş, bu onu çok ilgilendirmiyor. O diyor ki: 'Bakın burada bir zenginlik var. Bunu ben tek başıma işletemiyorum. Gelin bu zenginliği paylaşalım.'" şeklinde açıklıyor bu işadamı mantalitesini Kerim Wali. İsmini vermemekte direten; ama kullandığı tatlı Türkçesinden Erbil Türkmeni olduğu anlaşılan bir taksi şoförünün şu sözü özetliyor bu mantaliteyi: "Bağdat, Neçirvan'a yüzde 17 veriyor. Yüzde yirmi versin İran'a da bağlanır, Suriye'ye de."
ÖNEMLİ FAKTÖR EKONOMİ
Bölgesel Kürt Yönetimi'nin topraklarının kaderini yüzde üçlük bir pazarlığa açacakları düşüncesi biraz abartı olabilir. Ancak Türkiye ekonomisi ile Kuzey Irak otonom bölgesinin ekonomilerinin birbirlerini tam anlamıyla tamamladıkları gerçeği göz önüne alındığında ekonominin ne kadar ağır basan bir belirleyici olduğu da görülebiliyor. Kürt bölgesinin doğal kaynakları sadece Türkiye'nin değil, Avrupa ekonomisinin de ihtiyaç duyduğu karbon yakıtları içeriyor. Nitekim Uluslararası Kriz Grubu raporunda, bölgesel yönetimin, Türkiye üzerinden Avrupa Birliği'nin doğalgazda Rusya'ya bağımlılığını azaltacak Nabucco projesine doğalgaz arzını başarmasının Bağdat yönetimiyle olan ilişkiler açısından hayati bir adım olacağını kaydetmişti. Bütün bu analiz Kuzey Irak Kürtlerinin Türkiye'yle ilgili beklentilerinin "bağlanma" değil "karşılıklı bağımlılaşma" kapsamında incelenmesi gerektiğini gösteriyor.
Yine de ekonomi tek belirleyici değil. Bölgesel yönetimin üst düzey görevlilerinin Türkiye'ye bağlanma seçeneğini isimlerini vermeksizin de olsa telaffuz etmeye başlamış olmaları diğer seçeneklerin sadece ekonomik olarak daha az verimli olmadıkları, aynı zamanda siyasi olarak da sorgulanmaya başladıklarını gösteriyor.
BAĞLANMA SENARYOSU 'EĞER'LERE BAĞLI
Haftalık The Kurdish Globe gazetesinde politika yazıları yazan Azad Aslan 2007 yılında yapılan genel seçimler sırasında Erbil, Süleymaniye ve Dahok şehirlerinde halkın önüne bir de referandum sandığının konulduğunu ve halkın %98'inin bağımsızlıktan yana oy kullandığını hatırlatıyor. Kürtlerin Irak federasyonunun bir parçası olmayı da bölgesel şartların bağımsızlığa elvermemesi sebebiyle kabul ettiklerini söyleyen Aslan'a göre Türkiye'ye bağlanma meselesi de ancak bir dizi "eğer"den sonra gündeme gelebilir: Eğer Araplarla Kürtler arasındaki menfaat çatışması birliği dağıtma noktasına gelirse, eğer Kürtlerin mevcut kazanımlarının tamamının kaybedileceği bir konjonktür oluşursa ve o konjonktürde bağımsızlık ihtimali yine görünmezse...
Yine de Azad Aslan, Kuzey Irak Kürtlerinin özellikle genç kesiminde Araplardan uzaklaşma ve Batı ile entegrasyon arayışlarının gözlemlendiğini doğruluyor. "Kürdistan'ın Batı'ya açılan kapısı da Türkiye," diyor ve ekliyor Aslan: "Kürdistan halkının Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini çoğu Türk'ten daha fazla istediğine eminim ben."
'TÜRK GAZETECİLERE SORUN ÇIKARMAYIN' EMRİ!
Seçimlerden bir gün önce Selahaddin'den yola çıkan aracımız Erbil girişinde durduruluyor. Kürt güvenlik görevlileri Türk gazeteciler olduğumuzu duyunca ne yapacağını bilemiyor ve amirine dönüyor. Amiri, "Türk gazetecilere problem çıkarmayın!" diyor. 'Kime problem çıkaracaklarmış peki?' diye soruyorum. "Araplara!" diye cevap veriyor Kuzey Iraklı şoförümüz. Bütün bu Türkiye'ye bağlanma söylentisinin içindeki samimiyet kırıntısını görüyorum böylece. Kulaklarımda, adını açıklamaksızın Kriz Grubu'na konuşan bölgesel yönetim yetkilisinin sözleri tınılıyor: "Bağımsız olmak hakkımız, fakat bu olmazsa ben Türkiye ile olmayı Irak'la birlikteliğe tercih ederim. Çünkü Irak demokratik değil. Tek çıkış yolu, bölgenin 'Musul vilayeti' adıyla Türkiye'ye, Türkiye'nin de kendi içindeki Kürtlerin durumunu çözecek bir şekilde AB'ye katılması."
ZAMAN
KERİM BALCI ERBİL
27 Temmuz 2009, Pazartesi
"Bu Çin malı, bu İran, bu da orijinal." diye tanıtıyor sergideki konfeksiyon ürünlerini. Kırklarındaki bu Erbilli satıcı "orijinal" kelimesini "Türk malı" anlamında kullanıyor. Oğlunu Erbil'deki Işık Koleji'nde okutabilmek için bir hayli maddi fedakârlığa katlandığını söyleyen araba yedek parçacısı Danyal usta, İstanbul'u dünya gözüyle görmüş olmaktan ötürü hamdediyor. "Oğlumu da gönderecektim; ama vize işlemleri çok zorlu." diye de hayıflanıyor. Kahvehane sohbetlerinde bir Türk kızıyla evlenmek ihtimalinin Kürt gençlerinin gözlerinde hasıl ettiği ışıldamayı görüyorum.
Halk arasında Türkiye'ye yönelik bu hayranlıkla karışık sevgi duygusunun Kuzey Irak'taki bölgesel Kürt Yönetimi'nin belli kademelerinde de olduğu görülüyor. Bölgenin kaderini belirleyecek bir seçim gününde bölgesel yönetim başkanı Mesud Barzani ve yeğeni başbakan Neçirvan Barzani yaptıkları konuşmalarda Türkiye'ye ve Türkiye'yle olan ilişkilerin geleceğine değinmek zorunda hissediyorlar kendilerini. Bu ilişkilerin en az seçimler kadar hayati olduklarının farkında olduklarını gösteriyor bu tavır. Celal Talabani'nin eşine ait İngilizce gazete Soma'ya yazılar yazan aktivist Heymen Hüseyin Muhammed'in yaklaşımına göre bu tür açıklamalar sadece Ankara'yı değil, Kürt gençlerini de hedef alıyor. Gençlerin mevcut yönetimle olan sorunlarından bahsederken Mesud Barzani'nin Ankara'yla ilişkilerde sürekli sorun çıkaran taraf olmasını da sayıyor Muhammed ve ekliyor: "Kürdistan halkı Türkiye'yle iyi ilişkiler geliştirebilen bir yönetim istiyor."
BAĞLANMA KONUSU BÖLGEDE KONUŞULUYOR
Merkezi Brüksel'de olan Amerikan düşünce kuruluşu Uluslararası Kriz Grubu'nun "Irak ve Kürtler" raporunda ortaya attığı "Kürtler Türkiye'ye bağlanmayı tartışıyorlar" iddiası doğru olabilir mi? 15 günde bir yayınlanan Cihan Dergisi'nin genel yayın yönetmeni Nebez Goran, Türkiye'ye bağlanma veya Bağdat'ın yörüngesinde bir devletçik olmaktansa Ankara'nın yörüngesinde olma konularının hakikaten bir müddettir Kuzey Irak liderleri arasında tartışıldığını söylüyor. "Bunu gerçekten yapmak isteyip istemediklerini bilemem; ama Bağdat'la yapılan petrol ve Kerkük pazarlıklarında Ankara seçeneğini bir koz olarak kullanıyorlar sanırım." diyor Goran.
Geçmişte Kürdistan Demokrasi Partisi'ne ait gazeteler grubunu yönetmiş olan bağımsız gazeteci Rebwar Kerim Wali, bu tartışmanın sebebinin, başta bölge başbakanı Neçirvan Barzani olmak üzere çoğu Kürt liderinin bölgenin meselelerine birer işadamı mantığıyla yaklaşmaları olduğunu düşünüyor. Bu bakış açısıyla Türkiye-Kürdistan birlikteliği iki rakip firmanın pazar şartlarından dolayı birleşmek zorunda kaldığı bir durumu andırıyor. "Neçirvan Barzani, hayatı ve siyaseti ekonomi gözüyle görür. Teknokrat bir bakış açısı var. İsimlere, önyargılara takılmıyor ve sözgelimi Türkiye bu bölgeye Kürdistan mı demiş yoksa Kuzey Irak mı demiş, bu onu çok ilgilendirmiyor. O diyor ki: 'Bakın burada bir zenginlik var. Bunu ben tek başıma işletemiyorum. Gelin bu zenginliği paylaşalım.'" şeklinde açıklıyor bu işadamı mantalitesini Kerim Wali. İsmini vermemekte direten; ama kullandığı tatlı Türkçesinden Erbil Türkmeni olduğu anlaşılan bir taksi şoförünün şu sözü özetliyor bu mantaliteyi: "Bağdat, Neçirvan'a yüzde 17 veriyor. Yüzde yirmi versin İran'a da bağlanır, Suriye'ye de."
ÖNEMLİ FAKTÖR EKONOMİ
Bölgesel Kürt Yönetimi'nin topraklarının kaderini yüzde üçlük bir pazarlığa açacakları düşüncesi biraz abartı olabilir. Ancak Türkiye ekonomisi ile Kuzey Irak otonom bölgesinin ekonomilerinin birbirlerini tam anlamıyla tamamladıkları gerçeği göz önüne alındığında ekonominin ne kadar ağır basan bir belirleyici olduğu da görülebiliyor. Kürt bölgesinin doğal kaynakları sadece Türkiye'nin değil, Avrupa ekonomisinin de ihtiyaç duyduğu karbon yakıtları içeriyor. Nitekim Uluslararası Kriz Grubu raporunda, bölgesel yönetimin, Türkiye üzerinden Avrupa Birliği'nin doğalgazda Rusya'ya bağımlılığını azaltacak Nabucco projesine doğalgaz arzını başarmasının Bağdat yönetimiyle olan ilişkiler açısından hayati bir adım olacağını kaydetmişti. Bütün bu analiz Kuzey Irak Kürtlerinin Türkiye'yle ilgili beklentilerinin "bağlanma" değil "karşılıklı bağımlılaşma" kapsamında incelenmesi gerektiğini gösteriyor.
Yine de ekonomi tek belirleyici değil. Bölgesel yönetimin üst düzey görevlilerinin Türkiye'ye bağlanma seçeneğini isimlerini vermeksizin de olsa telaffuz etmeye başlamış olmaları diğer seçeneklerin sadece ekonomik olarak daha az verimli olmadıkları, aynı zamanda siyasi olarak da sorgulanmaya başladıklarını gösteriyor.
BAĞLANMA SENARYOSU 'EĞER'LERE BAĞLI
Haftalık The Kurdish Globe gazetesinde politika yazıları yazan Azad Aslan 2007 yılında yapılan genel seçimler sırasında Erbil, Süleymaniye ve Dahok şehirlerinde halkın önüne bir de referandum sandığının konulduğunu ve halkın %98'inin bağımsızlıktan yana oy kullandığını hatırlatıyor. Kürtlerin Irak federasyonunun bir parçası olmayı da bölgesel şartların bağımsızlığa elvermemesi sebebiyle kabul ettiklerini söyleyen Aslan'a göre Türkiye'ye bağlanma meselesi de ancak bir dizi "eğer"den sonra gündeme gelebilir: Eğer Araplarla Kürtler arasındaki menfaat çatışması birliği dağıtma noktasına gelirse, eğer Kürtlerin mevcut kazanımlarının tamamının kaybedileceği bir konjonktür oluşursa ve o konjonktürde bağımsızlık ihtimali yine görünmezse...
Yine de Azad Aslan, Kuzey Irak Kürtlerinin özellikle genç kesiminde Araplardan uzaklaşma ve Batı ile entegrasyon arayışlarının gözlemlendiğini doğruluyor. "Kürdistan'ın Batı'ya açılan kapısı da Türkiye," diyor ve ekliyor Aslan: "Kürdistan halkının Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini çoğu Türk'ten daha fazla istediğine eminim ben."
'TÜRK GAZETECİLERE SORUN ÇIKARMAYIN' EMRİ!
Seçimlerden bir gün önce Selahaddin'den yola çıkan aracımız Erbil girişinde durduruluyor. Kürt güvenlik görevlileri Türk gazeteciler olduğumuzu duyunca ne yapacağını bilemiyor ve amirine dönüyor. Amiri, "Türk gazetecilere problem çıkarmayın!" diyor. 'Kime problem çıkaracaklarmış peki?' diye soruyorum. "Araplara!" diye cevap veriyor Kuzey Iraklı şoförümüz. Bütün bu Türkiye'ye bağlanma söylentisinin içindeki samimiyet kırıntısını görüyorum böylece. Kulaklarımda, adını açıklamaksızın Kriz Grubu'na konuşan bölgesel yönetim yetkilisinin sözleri tınılıyor: "Bağımsız olmak hakkımız, fakat bu olmazsa ben Türkiye ile olmayı Irak'la birlikteliğe tercih ederim. Çünkü Irak demokratik değil. Tek çıkış yolu, bölgenin 'Musul vilayeti' adıyla Türkiye'ye, Türkiye'nin de kendi içindeki Kürtlerin durumunu çözecek bir şekilde AB'ye katılması."
ZAMAN
KERİM BALCI ERBİL
27 Temmuz 2009, Pazartesi