Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da konuşmasının ilk başlarında benzer bir noktaya dikkat çekip şu tespiti yaptı:
Türkiye, "Kirli Plan"daki imzanın kime ait olduğunu tartışırken, Abant Platformu tam da bu tür planların bir daha yaşamaması için, "Demokratikleşme, 12 Eylül'den AB'ye Siyasi Partiler" konusunu tartışmaya açtı.
Gerçekten de Türkiye'nin yaşadığı sancının gelip dayandığı nokta, demokratikleşme ve siyasi partiler meselesiydi. Siyasi partilerin güçlü olmadığı toplumların sağlıklı bir demokrasiye ulaşması mümkün değildi.
Abant toplantısında işte bu konu iki gün boyunca enine boyuna tartışılacak.
İlk günün ilk bölümünde başta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Devlet Bakanı Egemen Bağış, eski DP lideri Süleyman Soylu, BBP lideri Yalçın Topçu, Hakpar lideri Bayram Bozyel, AB Parlamenteri Emine Bozkurt, Bolu Valisi Halil İbrahim Akpınar ve Prof. Dr. Kemal Karpat konuştu.
Türkiye'nin yetiştirdiği uluslararası bilim adamı Prof. Dr. Kemal Karpat, 85 yaşında olduğunu, 60 yıldır da dünyadaki demokrasiyi etüt ettiğini belirttikten sonra sözü güncel tartışmalara getirip şöyle diyordu: "Türkiye'de bir elitler meselesi var. Ordudaki subaylar da elittir. Ama bunlarla da diyalog kurulması gerekiyor. Orduyu, karşınıza alarak durmadan tehdit etmekle bir yere varamazsınız. Nereden başlanır bilmiyorum fakat bir diyalog kurma teşebbüsü yapılmamıştır. Ordu bu ülkenin en önemli temellerinden, varlığının garantilerinden birisidir. Orduyla demokratik diyalog kurmak, demokrasiyi güçlendirir; memleketin temellerine bir kat daha güç vermiş olur."
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da konuşmasının ilk başlarında benzer bir noktaya dikkat çekip şu tespiti yaptı:
"Türkiye'nin demokratikleşmesinde orduya büyük görev düşüyor. Aynı şekilde yüksek yargı, üniversiteler ve medya da demokrasiye destek vermeli. Bu 4 ana kurumun demokrasi konusunda yardımcı olması gerektiğini düşünüyorum." "YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Türkiye, "Kirli Plan"daki imzanın kime ait olduğunu tartışırken, Abant Platformu tam da bu tür planların bir daha yaşamaması için, "Demokratikleşme, 12 Eylül'den AB'ye Siyasi Partiler" konusunu tartışmaya açtı.
Gerçekten de Türkiye'nin yaşadığı sancının gelip dayandığı nokta, demokratikleşme ve siyasi partiler meselesiydi. Siyasi partilerin güçlü olmadığı toplumların sağlıklı bir demokrasiye ulaşması mümkün değildi.
Abant toplantısında işte bu konu iki gün boyunca enine boyuna tartışılacak.
İlk günün ilk bölümünde başta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Devlet Bakanı Egemen Bağış, eski DP lideri Süleyman Soylu, BBP lideri Yalçın Topçu, Hakpar lideri Bayram Bozyel, AB Parlamenteri Emine Bozkurt, Bolu Valisi Halil İbrahim Akpınar ve Prof. Dr. Kemal Karpat konuştu.
Türkiye'nin yetiştirdiği uluslararası bilim adamı Prof. Dr. Kemal Karpat, 85 yaşında olduğunu, 60 yıldır da dünyadaki demokrasiyi etüt ettiğini belirttikten sonra sözü güncel tartışmalara getirip şöyle diyordu: "Türkiye'de bir elitler meselesi var. Ordudaki subaylar da elittir. Ama bunlarla da diyalog kurulması gerekiyor. Orduyu, karşınıza alarak durmadan tehdit etmekle bir yere varamazsınız. Nereden başlanır bilmiyorum fakat bir diyalog kurma teşebbüsü yapılmamıştır. Ordu bu ülkenin en önemli temellerinden, varlığının garantilerinden birisidir. Orduyla demokratik diyalog kurmak, demokrasiyi güçlendirir; memleketin temellerine bir kat daha güç vermiş olur."
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da konuşmasının ilk başlarında benzer bir noktaya dikkat çekip şu tespiti yaptı:
"Türkiye'nin demokratikleşmesinde orduya büyük görev düşüyor. Aynı şekilde yüksek yargı, üniversiteler ve medya da demokrasiye destek vermeli. Bu 4 ana kurumun demokrasi konusunda yardımcı olması gerektiğini düşünüyorum." "YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN