Cuma akşamından itibaren sosyal hayata karışmaya başladım. Bir yemekteydim; Şansal Büyüka masadakilerin merakı üzerine Fatih Terim'in kopan parmağının hikayesini anlatınca, yazmam farz oldu. Olay, Fulya Terim'in Bodrum'daki yazlık evlerinin önündeki büyük kayanın oradan çekilmesini istemesiyle başlıyor. İmparator Terim de dev kayanın denize devrilmesi için bizzat iş başında. Kayanın etrafına halat bağlanıyor, bir tekne de halatı çekecek... Parmaklarını halatla kayanın arasına sokuyor Terim, halatı düzeltmeye çalışıyor. Ve o sırada Terim'i görmeyen tekne kaptanı hareket ediyor. Terim'in orta parmağı, ilk boğumdan kopuyor ve denize düşüyor. Etraflarında bulunan dalgıçlar anında suya atlıyor ve kopan parmak ucunu büyük şans eseri buluyor. Buz dolu kavanoza konuluyor parça ve Bodrum'da bir hastaneye koşuluyor. İlk müdahale yapılıyor, oluk oluk akan kan dindiriliyor öncelikle. Hemen özel uçak ayarlanıyor ve İstanbul'a uçuluyor. Amerikan Hastanesi'nde, "Bunu dikemeyiz, riskli bir operasyon" diyorlar. Çünkü parmak kaynamazsa, kangren olma tehlikesi var ve bu kez parmağı orta boğumdan kesmek zorunda kalabilirler. Fatih Hoca inatçı; parmağını kaybetmek istemiyor haklı olarak. Acıbadem Hastanesinde Doç. Dr. Uğur Nalbantoğlu'nun kapısı çalınıyor bu kez. O da "Dikemem" diyor. Fatih Terim bu; "Dikeceksiniz" diyerek kafa tutuyor. "Olmaz, dikilemez" deseler de Hoca dinlemiyor, bastırıyor: "O parmak denizin içinden bulunduysa, bu bir işarettir, dikin" diyor. El mahkum, parmak dikiliyor... Şansal Abi, parmak dikilirken eş dost herkesin de Terim'in başında olduğunu anlatıyor: "Muhabbetler, şakalaşmalar eşliğinde ameliyat yapıldı, böylesini de hiç görmemiştim" diyor gülerek. Kılcal damarların kaynaması için sıcaklık şart. Ameliyatın ardından Fatih Hoca, 30 derece sıcakta yatıyor günlerce. Bu eziyetin sonunda da, iyi haber geliyor: Kılcal damarlar yüzde 75 kaynıyor sonunda. Yani her şey yolunda. Fatih Hoca inancı sayesinde parmağına kavuştu. Bu vesileyle bizde geçmiş olsun dileklerimizi iletelim. Hocam kendinize iyi bakın.