Şahitler, İP'nin altyazılı savunmasını yalanlıyor
Ergenekon davasının 85. duruşmasında İşçi Partili sanıklar ile Ümraniye'de ele geçirilen bombaların sahibi emekli Astsubay Oktay Yıldırım ortak bir savunma stratejisi geliştirdi. Önce, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespiti Şube Müdürlüğü tarafından çekilen bombalarının bulunmasına ilişkin video istendi.
13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gelen görüntüleri inceleyen İP'liler, önceki gün arka fondaki polis konuşmalarını deşifre ettiklerini ileri sürdü. Var olduğu iddia edilen konuşmalar, görüntülerin üstüne monte edildi. Hazırlanan kurgu CD'ler salı günü muhabirlere dağıtıldı. İP'liler, Ümraniye'deki gecekondunun çatı katında bomba ele geçirilmediğini, Ümraniye Emniyet Müdürlüğü Asayiş Bürosu'nda bulunduğunu iddia ediyor. Gecekondu çatısında çekilmiş olay yeri görüntüleri olmadığını savunuyorlar. Bombaların üzerindeki Yıldırım'a ait parmak izlerinin de komplo olduğunu belirtiyorlar. İddialarına göre, polis sorgusunda çay içen Yıldırım'ın parmak izi bardaktan alınmış ve bombalara konulmuş.
İddialar tutuklu ve tutuksuz sanıklarca yalanlanıyor. Gecekonduda el bombalarını gören ilk isimlerden Ali Yiğit, 11 Kasım 2008'deki duruşmada, el bombalarının Oktay Yıldırım'a ait olduğunu açıkladı. İşte Yiğit'in 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ifadelerinden bazı bölümler: "...bombalar bulunmadan 3-4 ay önce, babam tahta aramak için evin çatısına çıktığı zaman, bir askerî sandık olduğunu görüyor ve bana söyledi. Ben de dayıma söyledim. Dayım bu bombaların Oktay Yıldırım'a ait olduğunu, kimseye anlatmamak gerektiğini, aksi takdirde başımızın beladan kurtulmayacağını söyledi. Babam mayıs ayının sonuna doğru Trabzon'a gitti. Ben de ihbar ettiğini bilmiyordum. Ben o evi yaklaşık bu ihbar olayından 15-20 gün önce boşaltmıştım, ev o zaman boştu. Ben de taksi şoförlüğü yapmaya başlamıştım... 6 Eylül tarihinde ek ifade vermek için savcılığa müracaat ettim. Çünkü içeride tehdit ediliyordum. Bir yaşında oğlum vardı, onu öldürmekle tehdit ediliyordum. İçeride dört sayfa mektup yazıldı, o mektubu gardiyan sayesinde cezaevi yetkililerine bildirdim."
Tutuklu sanık Mehmet Demirtaş da, Yıldırım'ın askerde komutanı olduğunu belirtti. Terörle Mücadele şubesinde 15 Haziran 2007'de sorgulanan Demirtaş'a, "Yakalanmanıza konu olan 27 el bombasını, askerlik yaptığınız dönemde komutanınız olan Yıldırım'ın bıraktığını beyan ettiniz. Bu beyanınıza istinaden Oktay Yıldırım isimli şahıs da yakalanmıştır. Neden bu şekilde bir beyanda bulundunuz?" sorusu yöneltildi. Demirtaş, "Ben bu soruya susma hakkımı kullanacağım." şeklinde cevap verdi
Ergenekon davasının 85. duruşmasında İşçi Partili sanıklar ile Ümraniye'de ele geçirilen bombaların sahibi emekli Astsubay Oktay Yıldırım ortak bir savunma stratejisi geliştirdi. Önce, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespiti Şube Müdürlüğü tarafından çekilen bombalarının bulunmasına ilişkin video istendi.
13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gelen görüntüleri inceleyen İP'liler, önceki gün arka fondaki polis konuşmalarını deşifre ettiklerini ileri sürdü. Var olduğu iddia edilen konuşmalar, görüntülerin üstüne monte edildi. Hazırlanan kurgu CD'ler salı günü muhabirlere dağıtıldı. İP'liler, Ümraniye'deki gecekondunun çatı katında bomba ele geçirilmediğini, Ümraniye Emniyet Müdürlüğü Asayiş Bürosu'nda bulunduğunu iddia ediyor. Gecekondu çatısında çekilmiş olay yeri görüntüleri olmadığını savunuyorlar. Bombaların üzerindeki Yıldırım'a ait parmak izlerinin de komplo olduğunu belirtiyorlar. İddialarına göre, polis sorgusunda çay içen Yıldırım'ın parmak izi bardaktan alınmış ve bombalara konulmuş.
İddialar tutuklu ve tutuksuz sanıklarca yalanlanıyor. Gecekonduda el bombalarını gören ilk isimlerden Ali Yiğit, 11 Kasım 2008'deki duruşmada, el bombalarının Oktay Yıldırım'a ait olduğunu açıkladı. İşte Yiğit'in 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ifadelerinden bazı bölümler: "...bombalar bulunmadan 3-4 ay önce, babam tahta aramak için evin çatısına çıktığı zaman, bir askerî sandık olduğunu görüyor ve bana söyledi. Ben de dayıma söyledim. Dayım bu bombaların Oktay Yıldırım'a ait olduğunu, kimseye anlatmamak gerektiğini, aksi takdirde başımızın beladan kurtulmayacağını söyledi. Babam mayıs ayının sonuna doğru Trabzon'a gitti. Ben de ihbar ettiğini bilmiyordum. Ben o evi yaklaşık bu ihbar olayından 15-20 gün önce boşaltmıştım, ev o zaman boştu. Ben de taksi şoförlüğü yapmaya başlamıştım... 6 Eylül tarihinde ek ifade vermek için savcılığa müracaat ettim. Çünkü içeride tehdit ediliyordum. Bir yaşında oğlum vardı, onu öldürmekle tehdit ediliyordum. İçeride dört sayfa mektup yazıldı, o mektubu gardiyan sayesinde cezaevi yetkililerine bildirdim."
Tutuklu sanık Mehmet Demirtaş da, Yıldırım'ın askerde komutanı olduğunu belirtti. Terörle Mücadele şubesinde 15 Haziran 2007'de sorgulanan Demirtaş'a, "Yakalanmanıza konu olan 27 el bombasını, askerlik yaptığınız dönemde komutanınız olan Yıldırım'ın bıraktığını beyan ettiniz. Bu beyanınıza istinaden Oktay Yıldırım isimli şahıs da yakalanmıştır. Neden bu şekilde bir beyanda bulundunuz?" sorusu yöneltildi. Demirtaş, "Ben bu soruya susma hakkımı kullanacağım." şeklinde cevap verdi