Şehit olan Emniyet Amiri Semih Balaban, şairlerin yanına defnedilmek istiyordu, M. Akif Ersoy'un karşısında toprağa verildi.
Aksiyon Dergisi, bu haftaki sayısında İstanbul Bostancı'daki terör operasyonunda şehit olan Emniyet Amiri Semih Balaban'ı ilginç hayat hikâyesini yazdı. Divan Edebiyatı üzerine analizler yapan, şiirler yazan Balaban'ın vefat etmesi durumunda "Şairlerin yanında defnedilmeyi" istediği ortaya çıktı. Balaban, Şair Mehmet Akif Ersoy'un mezarının karşısındaki şehitlikte toprağa verildi.
Aksiyon'un yarın çıkacak sayısında "Uyandırılan terör hücreleri" başlıklı haber kapağa taşındı. Bu dosya çerçevesinde Devrimci Karargah örgütüne yönelik operasyonda geçtiğimiz pazartesi günü şehit düşen Emniyet Amiri Semih Balaban'ın hayat hikayesi de ele alındı. Şiire meraklı olduğu ortaya çıkan Balaban'ın yazdığı iki şiir de dergide yayınlandı.
Arkadaşlarına göre Balaban, kendini sorgulayan bir kişiliğe sahipti. Arkadaşları ondan söz ederken ne kadar mütevazı bir hayat yaşamak istediğini ve aslında bunun bir yaşam tarzı olması gerektiğini söylediğini hatırlatıyor. Şahadetinden kısa süre önce bir arkadaşının bilgisayarına şu satırları yazmış: "Yüreğim taşıyamadı, gözyaşlarıma emanet ettim duygularımı."
Balaban için mesai arkadaşları, "Şair olacak, roman yazacak kadar edebiyatla iç içeydi." diyor. Divan Edebiyatı üzerine kendince analizler yaptığını, Necip Fazıl Kısakürek, Mehmet Akif Ersoy gibi şairlere hayran olduğunu anlatıyorlar. Balaban'ın en çok yazar İhsan Oktay Anar'ı merak ettiği, Tevfik Fikret'in Rûbab-ı Şikeste'sinin başucu kitaplarından olduğu öğrenildi. İşi silahla olsa da gönlü sevgi ve edebiyatla iç içeydi. Ara ara dalıp şiirler veya yazılar kaleme alırdı. Hatta birçok arkadaşının bilgisayarına yazdığı şiirleri var. Bugün o şiirleri bir araya getirmeye çalışıyor arkadaşları. Arkadaşlarına bir keresinde, "Eğer ölürsem şairlerin yanında yatmak isterim." demişti. Semih Balaban'ın dileği de kabul oldu. Bilinçli yapılmasa da, Edirnekapı Şehitliği'nde, milli şair Mehmet Akif Ersoy'un kabrinin karşısına defnedildi.
Aksiyon, Balaban'ın ilginç hayat hikayesinin yanında yazdığı şiirlerden ikisine de ulaştı. İşte o şiirler:
"Kimse okumasın yazdıklarımı
Hoyrat bakışlarıyla kirletmesin
Şişe içinde bir imdat mektubu gibi göndermiyorum
Sahte cankurtaran bir sefineye
Sadece okyanusun sonsuzluğuna emanet ediyorum
Ne orijinaliteye sadakat için kelime seçiyorum
Ne sahte reyting putlarına kurban adıyorum
Hepten yıkılmasın diye direncim
Minik istihale gedikleri açıyorum
Düşüncenin sancılı çabasından firari bir toplumda
Yükte ağır, pahada hafif sloganlar kotarmak niyetinde değilim
Kendi münzevi adamda kendim için melodiler besteliyorum.
***
Kelimelerin efendisi mi zannettin kendini mağrur şair
Sahibi olmadığın şeyin efendisi olamazsın ki
Asırların yaşadığın çağın sahiline attığı kelimelerle yazarcılık oynuyorsun
Eline tutuşturulmuş perişan kelimelerle şaheserler mi döktüreceğini sanıyorsun
Bir çığlık bile değilsin!"
(CİHAN)
Aksiyon Dergisi, bu haftaki sayısında İstanbul Bostancı'daki terör operasyonunda şehit olan Emniyet Amiri Semih Balaban'ı ilginç hayat hikâyesini yazdı. Divan Edebiyatı üzerine analizler yapan, şiirler yazan Balaban'ın vefat etmesi durumunda "Şairlerin yanında defnedilmeyi" istediği ortaya çıktı. Balaban, Şair Mehmet Akif Ersoy'un mezarının karşısındaki şehitlikte toprağa verildi.
Aksiyon'un yarın çıkacak sayısında "Uyandırılan terör hücreleri" başlıklı haber kapağa taşındı. Bu dosya çerçevesinde Devrimci Karargah örgütüne yönelik operasyonda geçtiğimiz pazartesi günü şehit düşen Emniyet Amiri Semih Balaban'ın hayat hikayesi de ele alındı. Şiire meraklı olduğu ortaya çıkan Balaban'ın yazdığı iki şiir de dergide yayınlandı.
Arkadaşlarına göre Balaban, kendini sorgulayan bir kişiliğe sahipti. Arkadaşları ondan söz ederken ne kadar mütevazı bir hayat yaşamak istediğini ve aslında bunun bir yaşam tarzı olması gerektiğini söylediğini hatırlatıyor. Şahadetinden kısa süre önce bir arkadaşının bilgisayarına şu satırları yazmış: "Yüreğim taşıyamadı, gözyaşlarıma emanet ettim duygularımı."
Balaban için mesai arkadaşları, "Şair olacak, roman yazacak kadar edebiyatla iç içeydi." diyor. Divan Edebiyatı üzerine kendince analizler yaptığını, Necip Fazıl Kısakürek, Mehmet Akif Ersoy gibi şairlere hayran olduğunu anlatıyorlar. Balaban'ın en çok yazar İhsan Oktay Anar'ı merak ettiği, Tevfik Fikret'in Rûbab-ı Şikeste'sinin başucu kitaplarından olduğu öğrenildi. İşi silahla olsa da gönlü sevgi ve edebiyatla iç içeydi. Ara ara dalıp şiirler veya yazılar kaleme alırdı. Hatta birçok arkadaşının bilgisayarına yazdığı şiirleri var. Bugün o şiirleri bir araya getirmeye çalışıyor arkadaşları. Arkadaşlarına bir keresinde, "Eğer ölürsem şairlerin yanında yatmak isterim." demişti. Semih Balaban'ın dileği de kabul oldu. Bilinçli yapılmasa da, Edirnekapı Şehitliği'nde, milli şair Mehmet Akif Ersoy'un kabrinin karşısına defnedildi.
Aksiyon, Balaban'ın ilginç hayat hikayesinin yanında yazdığı şiirlerden ikisine de ulaştı. İşte o şiirler:
"Kimse okumasın yazdıklarımı
Hoyrat bakışlarıyla kirletmesin
Şişe içinde bir imdat mektubu gibi göndermiyorum
Sahte cankurtaran bir sefineye
Sadece okyanusun sonsuzluğuna emanet ediyorum
Ne orijinaliteye sadakat için kelime seçiyorum
Ne sahte reyting putlarına kurban adıyorum
Hepten yıkılmasın diye direncim
Minik istihale gedikleri açıyorum
Düşüncenin sancılı çabasından firari bir toplumda
Yükte ağır, pahada hafif sloganlar kotarmak niyetinde değilim
Kendi münzevi adamda kendim için melodiler besteliyorum.
***
Kelimelerin efendisi mi zannettin kendini mağrur şair
Sahibi olmadığın şeyin efendisi olamazsın ki
Asırların yaşadığın çağın sahiline attığı kelimelerle yazarcılık oynuyorsun
Eline tutuşturulmuş perişan kelimelerle şaheserler mi döktüreceğini sanıyorsun
Bir çığlık bile değilsin!"
(CİHAN)