Yanıtı Zaman ve Vatan Gazetesi verdi.
Gazetecilik, Ergenekon, Dink ve silahlar…
Hem alabildiğine cepheleşiyor hem her geçen gün cepheleştigimiz konu gün gibi çıplak bir gerçek haline geliyor ve bu gerçek hiç bir örtünün gizleyemeyeceği bir kara lekeye dönüşüyor.
Bir yanda bazı kesimler Ergenekon davası ve soruşturmasını protesto etmeye hazırlanıyor, cumhuriyet mitinglerini andıran bir girişim dile getiriliyor, öte yanda yeni silah tarlaları ele geçiriliyor.
Bu sonuncusundan başlayalım…
Hürriyet Gazetesi ve "etrafı"nın ara sayfalara hapsettiği, ardından bir tür Bedrettin Dalan savunmasına dönüştürüp, Türkan Saylan vari bir havaya sokmak istediği silah tarlalarından…
Önce işin ciddiyeti, ilk 5 gün içinde bulunan silahların listesi şu:
"15 adet dolu lav silahı, 7 adet boş lav silahı, 14 adet el bombası, 24 adet el bombası fünyesi, 450 gram C3 patlayıcı madde, 7 adet hakem bombası, 3 adet gösteri bombası, 5 adet bubi tuzağı, 2 adet kullanılmış bubi tuzağı, 23 adet işaret fişeği, 45 adet sis bombası, 15 adet aydınlatma fişeği, 30 metre uzunluğunda infilaklı fitil (Korteks), 38 metre uzunluğunda saniyeli fitil, 3 bin 17 adet çeşitli çaplarda fişek ve 1 adet siyah renkli kamuflaj kremi tüpü....."
Cephaneliğin bulunduğu yer, İstek Vakfı'na bağlı bir arazi…
İstek Vakfı Bedrettin Dalan'ın kurduğu bir vakıf.
Bedrettin Dalan ise Ergenekon soruşturmasından aranıyor…
Silah tarlalarının bulunması sonucunda 4 muvazzaf subay tutuklandı…
Gazetecinin yapması gereken bu "dörtlü" arasındaki bağlantıların araştırılması değil mi?
Peki yapılan ne?
Bu bağlantıları örtbas etmek, Ekşi ve Özkök'ün yaptığı gibi sulandırmak…
Kritik soru şu: Bu cephaneler, şu ana kadar ortaya çıkan en büyük silah gömüsü nasıl bulundu?
Yanıtı Zaman ve Vatan Gazetesi verdi.
Cephanelik bir ihbar mektubuyla ortaya çıktı.
Vatan Gazetesi'nin haberinden kimi bölümleri birlikte okuyalım:
"İstanbul Beykoz'a bağlı Poyrazköy'de İSTEK Vakfı'na ait arazide yapılan aramalarda bugüne kadarki en büyük cephanelik ele geçirildi. Cephaneliği ortaya çıkaran ise polise gönderilen bir ihbar e-mail'i oldu. Polise gelen bu ihbar e-mail'ine göre bu mühimmatlar bomba konusunda uzman subaylar tarafından birliklerinden çıkarıldı. İSTEK Vakfı Başkanı Bedrettin Dalan'ın bilgisi dahilinde de buraya gömüldü.
E-mail'deki bilgilere göre bu mühimmatları kullanacak ekip 12 Ocak 2009 tarihinde düzenlenen 10'uncu dalga operasyonunda tutuklanan emekli Albay Levent Göktaş'ın timiydi. İhbara göre, eylem için Göktaş'tan talimat bekleniyordu…"
Vatana'a göre ihbar e-mail'den bazı satırlar şöyle:
"Size Levent Göktaş hakkında bilgi vereceğim. Bu adamın bir ekibi var. Bu ekip eylem yapmak için ondan talimat bekliyor. Bu ekibin başı ise Levent Bektaş'tır. Diğer elemanları ise Emre Onan, Mustafa Türkan, Ercan Kireçtepe ve Eren Günay'dır. Bu kişiler bomba konusunda eğitimli subaylardır…"
"Daha önce çalıştıkları birimlerde elde ettikleri patlayıcıları Bedrettin Dalan'ın Poyrazköy'deki arazisine gömdüler. Daha önce gömü çalışmalarında fark edildiler. Ancak kaçmayı başardılar. Fakat elde ettikleri cephaneyi araziye gömdüler. Bu durumdan Dalan'ın da haberi var. Şimdi bu mühimmat ile Ergenekon adına eylem yapacaklar. Levent Göktaş'ın tahliyesini bekliyorlar. Tahliye edilmezse eylem için harekete geçecekler. Hedeflerinde ise Ergenekon savcıları bulunuyor…"
Evet, silahlar bu ihbar e-mail'inde verilen ayrıntılı plana göre bulunuyor ve e-mail'de ismi geçen askerler tutuklanıyor…
Birileri hâlâ gazetecilik dersi vermeye çalışıyor, bazıları hâlâ Ergenekon efsane midir diye tartışmaya, bu tartışmayla darbeciliği meşrulaştırmaya gayret ediyor…
Bir hatırlatma yapalım, Levent Göktaş üzerine…
Emekli albay Levent Göktaş Hrant Dink'in öldürülmesinden hemen sonra Başbakan'ın önüne konan cinayet, katil ve etrafındakilerin telefon trafiğini gösteren bir şemada yer alıyordu…
Ergenekon işte bu demek…
Gazetecilik, Ergenekon, Dink ve silahlar…
Hem alabildiğine cepheleşiyor hem her geçen gün cepheleştigimiz konu gün gibi çıplak bir gerçek haline geliyor ve bu gerçek hiç bir örtünün gizleyemeyeceği bir kara lekeye dönüşüyor.
Bir yanda bazı kesimler Ergenekon davası ve soruşturmasını protesto etmeye hazırlanıyor, cumhuriyet mitinglerini andıran bir girişim dile getiriliyor, öte yanda yeni silah tarlaları ele geçiriliyor.
Bu sonuncusundan başlayalım…
Hürriyet Gazetesi ve "etrafı"nın ara sayfalara hapsettiği, ardından bir tür Bedrettin Dalan savunmasına dönüştürüp, Türkan Saylan vari bir havaya sokmak istediği silah tarlalarından…
Önce işin ciddiyeti, ilk 5 gün içinde bulunan silahların listesi şu:
"15 adet dolu lav silahı, 7 adet boş lav silahı, 14 adet el bombası, 24 adet el bombası fünyesi, 450 gram C3 patlayıcı madde, 7 adet hakem bombası, 3 adet gösteri bombası, 5 adet bubi tuzağı, 2 adet kullanılmış bubi tuzağı, 23 adet işaret fişeği, 45 adet sis bombası, 15 adet aydınlatma fişeği, 30 metre uzunluğunda infilaklı fitil (Korteks), 38 metre uzunluğunda saniyeli fitil, 3 bin 17 adet çeşitli çaplarda fişek ve 1 adet siyah renkli kamuflaj kremi tüpü....."
Cephaneliğin bulunduğu yer, İstek Vakfı'na bağlı bir arazi…
İstek Vakfı Bedrettin Dalan'ın kurduğu bir vakıf.
Bedrettin Dalan ise Ergenekon soruşturmasından aranıyor…
Silah tarlalarının bulunması sonucunda 4 muvazzaf subay tutuklandı…
Gazetecinin yapması gereken bu "dörtlü" arasındaki bağlantıların araştırılması değil mi?
Peki yapılan ne?
Bu bağlantıları örtbas etmek, Ekşi ve Özkök'ün yaptığı gibi sulandırmak…
Kritik soru şu: Bu cephaneler, şu ana kadar ortaya çıkan en büyük silah gömüsü nasıl bulundu?
Yanıtı Zaman ve Vatan Gazetesi verdi.
Cephanelik bir ihbar mektubuyla ortaya çıktı.
Vatan Gazetesi'nin haberinden kimi bölümleri birlikte okuyalım:
"İstanbul Beykoz'a bağlı Poyrazköy'de İSTEK Vakfı'na ait arazide yapılan aramalarda bugüne kadarki en büyük cephanelik ele geçirildi. Cephaneliği ortaya çıkaran ise polise gönderilen bir ihbar e-mail'i oldu. Polise gelen bu ihbar e-mail'ine göre bu mühimmatlar bomba konusunda uzman subaylar tarafından birliklerinden çıkarıldı. İSTEK Vakfı Başkanı Bedrettin Dalan'ın bilgisi dahilinde de buraya gömüldü.
E-mail'deki bilgilere göre bu mühimmatları kullanacak ekip 12 Ocak 2009 tarihinde düzenlenen 10'uncu dalga operasyonunda tutuklanan emekli Albay Levent Göktaş'ın timiydi. İhbara göre, eylem için Göktaş'tan talimat bekleniyordu…"
Vatana'a göre ihbar e-mail'den bazı satırlar şöyle:
"Size Levent Göktaş hakkında bilgi vereceğim. Bu adamın bir ekibi var. Bu ekip eylem yapmak için ondan talimat bekliyor. Bu ekibin başı ise Levent Bektaş'tır. Diğer elemanları ise Emre Onan, Mustafa Türkan, Ercan Kireçtepe ve Eren Günay'dır. Bu kişiler bomba konusunda eğitimli subaylardır…"
"Daha önce çalıştıkları birimlerde elde ettikleri patlayıcıları Bedrettin Dalan'ın Poyrazköy'deki arazisine gömdüler. Daha önce gömü çalışmalarında fark edildiler. Ancak kaçmayı başardılar. Fakat elde ettikleri cephaneyi araziye gömdüler. Bu durumdan Dalan'ın da haberi var. Şimdi bu mühimmat ile Ergenekon adına eylem yapacaklar. Levent Göktaş'ın tahliyesini bekliyorlar. Tahliye edilmezse eylem için harekete geçecekler. Hedeflerinde ise Ergenekon savcıları bulunuyor…"
Evet, silahlar bu ihbar e-mail'inde verilen ayrıntılı plana göre bulunuyor ve e-mail'de ismi geçen askerler tutuklanıyor…
Birileri hâlâ gazetecilik dersi vermeye çalışıyor, bazıları hâlâ Ergenekon efsane midir diye tartışmaya, bu tartışmayla darbeciliği meşrulaştırmaya gayret ediyor…
Bir hatırlatma yapalım, Levent Göktaş üzerine…
Emekli albay Levent Göktaş Hrant Dink'in öldürülmesinden hemen sonra Başbakan'ın önüne konan cinayet, katil ve etrafındakilerin telefon trafiğini gösteren bir şemada yer alıyordu…
Ergenekon işte bu demek…