Hepatit hastalığının çoğu virüslere bağlı olmakla beraber ilaçlar, toksik maddeler, radyasyon, bağışıklık sistemindeki bozukluklar gibi nedenlerle ortaya çıkabildiği belirtildi.
Uzmanlar, "Hepatit virüsler veya başka diğer sebeplerle karaciğer hücrelerinin zarar gördüğü iltihabi bir hastalıktır. Virüsler dışında bazı hastalıklar, ilaçlar, alkolizm, kimyasallar, bağışıklık sistemi bozuklukları, mantarlar ve bakteriler hepatite sebep olabilir. ıÜüİlaca bağlı toksik hepatit, tedavide kullanılan çeşitli ilaçların sebep olduğu hepatittir" uyarısında bulunuyor.
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Ali Çelebi, sarılığın bir hastalık olmayıp bir belirti olduğunun altını çizerek birçok hastalığın sarılık belirtilerine neden olabileceğini kaydetti. Karaciğerin iltihaplanması olarak açıklanabilen hepatite A, B, C, D ve E virüslerinin yanı sıra farklı virüsler de yol açabildiğini anlatan Uzm. Dr. Çelebi, A ve E virüslerinin boşaltım sistemiyle vücuttan atıldığını vurguladı. "Virüsle kirlenmiş yüzeylere temas etmiş ellerin ağza değdirilmesi de kişisel bulaşmada ve virüsün yayılmasında çok önemlidir" diyen Dr. Çelebi, B ve C virüslerinin ise kan yoluyla, mikroplu enjektör ve iğnelerinin kullanılması, ortak jilet veya diş fırçası kullanımı, akupunktur, diş tedavisi ve cinsel ilişki gibi yollarla bulaştıklarını dile getirdi. Hepatit bulunan kişilerde en sık rastlanan belirtiler arasında halsizlik, iştahsızlık ve mide bulantısı geldiğini, sararmanın ise her hastada görülmeyebileceğine dikkat çeken Dr. Çelebi, "Hepatit bulunanlarda bu belirtilere ek olarak karnın sağ üst kadranında ağrı, derinin ve gözakının sararması ve idrarın koyulaşması, kısa süren ateş de görülür. Hastaların bazıları, enfeksiyonu sararmadan halsizlik eklem ağrıları ve hafif ateş ile gribal enfeksiyon tarzında da geçirebilirler. A ve E hepatit enfeksiyonları tam şifa ile iyileşirken, B, C hepatitleri ise kronikleşebilir. Türkiye'de Hepatit B oranının bölgelere göre değişmekle beraber yüzde 10 civarında olduğunu söyleyebiliriz. Gelişmiş ülkelerde ise aşıyla bu oran çok düşüyor. Hepatit C'nin aşısı henüz yok. Hepatit B ve C hastalarının bir kısmı kronikleşebilmekte ve siroz, ileri dönemde karaciğer kanserine dönüşebilmektedir. Hepatit C'nin toplumumuzdaki yaygınlığı çok düşüktür. Bu nedenle C virüsü hepatiti bireysel açıdan tehlikeli bir hastalık olmakla beraber toplumsal açıdan fazla tehlike arz etmiyor. İlaçlar da hastalığı sebep olabiliyor. İlaca bağlı toksik hepatit, tedavide kullanılan çeşitli ilaçların sebep olduğu hepatittir." diye konuştu.
B virüsü taşıyıcılarının, hasta olmasalar bile kanları ve diğer vücut sıvıları ile hastalığı başkalarına bulaştırabileceğini vurgulayan İç Hastalıklar Uzmanı Dr. Mehmet Ali Çelebi, aşının yüzde 95 bağışıklık sağladığını, bu bağışıklığın en az beş yıl devam ettiğini bildirdi. Hepatit B aşısının çok güvenilir olduğunu belirten Çelebi, hastaya sindirimi kolay yiyecekler verilmesi gerektiğini işaret ederek, "Yağı az yiyecekler önerilir. Üzüm, bal gibi glikozdan zengin besinlerin mönüde yer alması uygundur. Hasta istirahat ettirilir. Akut hastalık genel olarak dört, altı haftada kendiliğinden iyileşip şifa ile biter" dedi.
(CİHAN)
Uzmanlar, "Hepatit virüsler veya başka diğer sebeplerle karaciğer hücrelerinin zarar gördüğü iltihabi bir hastalıktır. Virüsler dışında bazı hastalıklar, ilaçlar, alkolizm, kimyasallar, bağışıklık sistemi bozuklukları, mantarlar ve bakteriler hepatite sebep olabilir. ıÜüİlaca bağlı toksik hepatit, tedavide kullanılan çeşitli ilaçların sebep olduğu hepatittir" uyarısında bulunuyor.
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Ali Çelebi, sarılığın bir hastalık olmayıp bir belirti olduğunun altını çizerek birçok hastalığın sarılık belirtilerine neden olabileceğini kaydetti. Karaciğerin iltihaplanması olarak açıklanabilen hepatite A, B, C, D ve E virüslerinin yanı sıra farklı virüsler de yol açabildiğini anlatan Uzm. Dr. Çelebi, A ve E virüslerinin boşaltım sistemiyle vücuttan atıldığını vurguladı. "Virüsle kirlenmiş yüzeylere temas etmiş ellerin ağza değdirilmesi de kişisel bulaşmada ve virüsün yayılmasında çok önemlidir" diyen Dr. Çelebi, B ve C virüslerinin ise kan yoluyla, mikroplu enjektör ve iğnelerinin kullanılması, ortak jilet veya diş fırçası kullanımı, akupunktur, diş tedavisi ve cinsel ilişki gibi yollarla bulaştıklarını dile getirdi. Hepatit bulunan kişilerde en sık rastlanan belirtiler arasında halsizlik, iştahsızlık ve mide bulantısı geldiğini, sararmanın ise her hastada görülmeyebileceğine dikkat çeken Dr. Çelebi, "Hepatit bulunanlarda bu belirtilere ek olarak karnın sağ üst kadranında ağrı, derinin ve gözakının sararması ve idrarın koyulaşması, kısa süren ateş de görülür. Hastaların bazıları, enfeksiyonu sararmadan halsizlik eklem ağrıları ve hafif ateş ile gribal enfeksiyon tarzında da geçirebilirler. A ve E hepatit enfeksiyonları tam şifa ile iyileşirken, B, C hepatitleri ise kronikleşebilir. Türkiye'de Hepatit B oranının bölgelere göre değişmekle beraber yüzde 10 civarında olduğunu söyleyebiliriz. Gelişmiş ülkelerde ise aşıyla bu oran çok düşüyor. Hepatit C'nin aşısı henüz yok. Hepatit B ve C hastalarının bir kısmı kronikleşebilmekte ve siroz, ileri dönemde karaciğer kanserine dönüşebilmektedir. Hepatit C'nin toplumumuzdaki yaygınlığı çok düşüktür. Bu nedenle C virüsü hepatiti bireysel açıdan tehlikeli bir hastalık olmakla beraber toplumsal açıdan fazla tehlike arz etmiyor. İlaçlar da hastalığı sebep olabiliyor. İlaca bağlı toksik hepatit, tedavide kullanılan çeşitli ilaçların sebep olduğu hepatittir." diye konuştu.
B virüsü taşıyıcılarının, hasta olmasalar bile kanları ve diğer vücut sıvıları ile hastalığı başkalarına bulaştırabileceğini vurgulayan İç Hastalıklar Uzmanı Dr. Mehmet Ali Çelebi, aşının yüzde 95 bağışıklık sağladığını, bu bağışıklığın en az beş yıl devam ettiğini bildirdi. Hepatit B aşısının çok güvenilir olduğunu belirten Çelebi, hastaya sindirimi kolay yiyecekler verilmesi gerektiğini işaret ederek, "Yağı az yiyecekler önerilir. Üzüm, bal gibi glikozdan zengin besinlerin mönüde yer alması uygundur. Hasta istirahat ettirilir. Akut hastalık genel olarak dört, altı haftada kendiliğinden iyileşip şifa ile biter" dedi.
(CİHAN)