AK Parti Hakkındaki İddianame (1)   Konuyu açan: oguzhan   İlk Mesaj: 03-16-2008 (00:18)   Son Mesaj: 03-16-2008 (00:18)    Cevap: 0    Gösterim: 589  

    03-16-2008

    AK Parti Hakkındaki İddianame (1)

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın, 'Laikliğe Aykırı Fiillerin Odağı Haline Geldiği' İddiasıyla AK Parti'nin Kapatılması İstemiyle Anayasa Mahkemesi'nde Açtığı Davanın İddianamesinde, 'Türkiye'de Siyasal İslam, Yalnızca Kişi ile Tanrı Arasındaki Alanla Sınırlı Kalmayarak, Devlet ve Toplum Kurallarını da Düzenleme İddiasındadır. Siyasal İslam'ın Temel Düsturu Şeriattır' Denildi.


    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın, ''laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği'' iddiasıyla AK Parti'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde açtığı davanın iddianamesinde, ''Türkiye'de siyasal İslam, yalnızca kişi ile Tanrı arasındaki alanla sınırlı kalmayarak, devlet ve toplum kurallarını da düzenleme iddiasındadır. Siyasal İslam'ın temel düsturu şeriattır'' denildi.
    İddianamede, ''laikliğe aykırı eylemlerin odağı durumuna gelmek'' olarak isimlendiren kapatma nedeninin, Anayasa'nın 69. maddesinin (6) fıkrası yoluyla, 68. maddesinin (4) fıkrasında düzenlenmiş bulunduğu belirtilen iddianamede, laikliğin, ''Orta Çağ dogmatizmini yıkarak aklın öncülüğü, bilimin aydınlığı ile gelişen özgürlük ve demokrasi anlayışının, uluslaşmanın, bağımsızlığın, ulusal egemenliğin ve insanlık idealinin temeli olan bir uygar yaşam biçimi'' olduğu kaydedildi.

    Laik düzende dinin, siyasallaşmadan kurtarılarak, yönetim aracı olmaktan çıkarılıp, gerçek ve saygın yerinden tutularak kişilerin vicdanlarına bırakıldığı vurgulanan iddianamede, ''Laik devlet düzeninde kamusal düzenlemelerin kaynağı dini kurallar olamaz ve bu düzenlemelerin dini kurallara göre yapılması düşünülemez'' denildi.

    İddianamede, Türkiye'de laiklik ilkesinin uygulanmasının, kimi batılı ülkelerdeki laiklik uygulamalarından farklı olduğu, laiklik ilkesinin, her ülkenin içinde bulunduğu koşullarla her dinin özelliklerinden esinlenmesi ve buna göre değişik nitelikleri ve uygulamaları ortaya çıkarmasının doğal olduğu ifade edildi.

    İddianamede, tarihsel gelişiminin farklılığı nedeniyle Türkiye için ayrı bir özellik taşıyan laiklik, Anayasa ile benimsenen ve korunan bir ilke olduğuna işaret edilerek, ''Bu bağlamda Türkiye'deki siyasal İslamı esas alan partiler ile Avrupa'daki Hristiyan Demokrat Partiler arasında hiçbir benzerlik bulunmamaktadır. Türkiye'de siyasal İslam, yalnızca kişi ile Tanrı arasındaki alanla sınırlı kalmayarak, devlet ve toplum kurallarını da düzenleme iddiasındadır. Siyasal İslam'ın temel düsturu şeriattır'' denildi.


    -''Laiklik ilkesinin içini boşaltmaya yönelik eylemler...''


    Türkiye Cumhuriyeti yönünden olmazsa olmaz değer taşıyan laiklik ilkesini korumak amacıyla getirilen düzenlemelere, siyasi partilerin uymak, hatta laikliği pekiştirici iş ve işlemlerde bulunmak durumunda oldukları vurgulanan iddianamede, siyasi partilerin Anayasa'da tarif edilen laiklik ilkesinin içeriğini boşaltmaya, değiştirmeye yönelik düşünce açıklamaları, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, ulus egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkesine aykırı eylemlerde bulunmaları, yine herhangi bir tür diktatörlüğü/totalitarizmi savunarak, bu çerçevede suç işlenmesini özendirmelerinin de temelde laikliğe aykırılık oluşturduğu kaydedildi.

    İddianamede, bir siyasi partinin laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmasının, Anayasa'nın 69. maddesinin (6) fıkrası ve Siyasi Partiler Yasası'nın (SPY) 101. maddesi gereğince, kapatma nedeni olduğu anımsatıldı.

    Laiklik kavramının, Avrupa kamu düzeni içerisinde de koruma gördüğüne, bu bağlamda şeriatın da Avrupa kamu düzeniyle bağdaşmadığı görüşüne yer verilen iddianamede, ''Avrupa kamu düzeni içerisinde yer alan Türkiye yönünden, açıklanan kapatma nedeni, hem bu bütünün parçası olmasının hem de ayrıca kendi hukuk düzeninin bir gereğidir'' denildi.

    AK Parti'nin 14 Ağustos 2001 tarihinde tüzel kişilik kazandığı, 03 Kasım 2002 ve 22 Temmuz 2007 milletvekili genel seçimlerinde Parlamento'da çoğunluğunu elde ederek tek başına iktidar olduğu anımsatılan iddianamede, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daha önce Refah Partisi'nde siyaset yaptığı, bu parti listesinden beş yıl süre için 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği ancak 06 Aralık 1997 tarihinde Siirt'te yaptığı konuşma nedeniyle ''halkı din ayrımı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek suçundan'' 10 ay hapis cezasına mahkum edildiği ve bu mahkumiyeti nedeniyle SPY 11. maddesi gereğince siyasi parti kurucusu (veya üyesi) olmasına yasal engel bulunmasına rağmen, AK Parti'nin kurucu üyesi olduğu daha sonra da partinin genel başkanı seçildiği anlatıldı.

    Bu durumun yasal olarak olanaksızlığı karşısında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Erdoğan'ın parti kurucu üyesi olamayacağının belirtilerek mevcut aykırılığın giderilmesi konusunda partiye ihtar kararı verildiğini belirtilen iddianamede, ihtar kararında öngörülen 6 aylık süre içerisinde aykırılık giderilmediğinden, AK Parti hakkında 23 Ekim 2002 tarihinde kapatma davası açıldığı kaydedildi.

    İddianamede, yasalarda ve Anayasa'da değişiklikler yapılarak Erdoğan hakkındaki söz konusu mevzuat engellerinin ortadan kaldırıldığı ifade edilerek, açılan ilk kapatma davasının kararının halen açıklanmamış olsa bile yasa değişikliği ile bu davaya konu SPY'nin 104. maddesindeki yaptırımın ''devlet yardımından yoksunluğa'' dönüştürüldüğü belirtildi.

    Erdoğan'ın, AK Parti kurulmadan önce, ''laikliğe aykırı eylemlerin odağı oldukları'' için Anayasa Mahkemesi'nce 1998 yılında kapatılan Refah Partisi ve 2001 yılında kapatılan Fazilet Partisi'nde de siyaset yaptığı anımsatılan iddianamede, Erdoğan'ın, ara seçimde milletvekili seçilmesinin üzerine 14 Mart 2003 tarihinde kurulan 59. ve daha sonra kurulan 60. hükümetlerde Başbakanlık görevini üstlendiği anlatıldı.

    İddianamede, Abdullah Gül, Abdüllatif Şener, Mehmet Ali Şahin, Abdülkadir Aksu, Ali Coşkun ve Zeki Ergezen'in de daha önce Refah Partisi ve Fazilet Partisi'nde, Cemil Çiçek ve Vecdi Gönül'ün de Fazilet Partisi'nde siyaset yaptığı hatırlatıldı.

    22. dönemde TBMM Başkanı olan Bülent Arınç'ın daha önce Refah ve Fazilet Partisi'nde, eski TBMM Başkanvekillerinden İsmail Alptekin'in de daha önce Fazilet Partisi kurucu genel başkanlığı görevinde bulunduğu kaydedilen iddianamede, ''laikliğe aykırı eylemleri'' nedeniyle 1997 yılında Kırıkkale Üniversitesi Rektörlüğü görevinden alınan Beşir Atalay'ın ise 58. ve 59. hükümette Devlet Bakanı, 60. hükümette de İçişleri Bakanı olarak görev aldığı ifade edildi.

    Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde, aynı belediyenin şirketleri olan İDO Genel Müdürü Binali Yıldırım'ın Ulaştırma Bakanı, İGDAŞ yönetim kurulu üyesi Hilmi Güler'in de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, yine aynı belediyenin Veteriner İşleri Müdürü Mehdi Eker'in Tarım ve Köyişleri Bakanı olarak görev aldığı belirtilen iddianamede, TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in de Erdoğan'ın belediye başkanı olduğu dönemde belediyeye bağlı İETT Genel Müdürlüğü görevinde bulunduğu kaydedildi.

    Milletvekilleri, örgütler, yerel yönetimler ve üyeler bağlamında AK Parti'de halen siyaset yapanların, geçmişte siyaset yaptıkları partiler sıralamasında Refah Partisi ve Fazilet Partisi'nin ilk sırada yer aldığına işaret edilen iddianamede, ''AK Parti'nin tüzük ve programı incelendiğinde, soyut metinlerde hedeflenen laiklik karşıtı modele yönelik hükümlerin yer almadığı görülmektedir. Ancak davalı parti, laiklik karşıtı eylem ve söylemleriyle yasalara ve Anayasa'ya aykırı olarak tüzük ve programının ötesine geçmiştir'' görüşü savunuldu.


    -71 kişiye siyasi yasak istendi-


    İddianamede, davalı partinin ''laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline gelmesi'' ile ilgili fiil ve beyanları bulunduğu Anayasa Mahkemesi'nce tespit edilecek kurucular dahil 71 kişiye Anayasa'nın 69. maddesine göre siyasi yasak istendi.

    Anayasa'nın 69. maddesine göre, kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından sonra başlamak üzere bu kişiler 5 yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamayacaklar. İddianamede, siyasi yasak istenenler şöyle sıralandı:

    ''Recep Tayip Erdoğan, Bülent Arınç, Abdullah Gül, Hüseyin Çelik, Ömer Dinçer, Fahri Keskin, Burhan Kuzu, Eyüp Fatsa, Nihat Eri, Eyüp Sanay, Tayyar Altıkulaç, Ömer Özyılmaz, Sadullah Ergin, Cavit Torun, Asım Aykan, İrfan Gündüz, Mehmet Çiçek, İdris Naim Şahin, Binali Yıldırım, Akif Gülle, Hasan Kara, Fehmi Hüsrev Kutlu, Musa Uzunkaya, Mehmet Aydın, Güldal Akşit, Ersönmez Yarbay, Ahmet Faruk Ünsal, Mehmet Elkatmış, Abdullah Çalışkan, Nihat Ergün, Bülent Gedikli, Egemen Bağış, Resul Tosun, Hayati Yazıcı, Sadık Yakut, Abdurrahman Kurt, Muzaffer Külcü, Selami Uzun, Fatma Seniha Nükhet Hotar Göksel, Dengir Mir Mehmet Fırat, Mehmet Zafer Üskül, Hüseyin Tuğcu, Mehmet Cemal Öztaylan, Hüsnü Tuna, Fatma Şahin, Muzaffer Gülyurt, Muhyettin Aksak, Bekir Bozdağ, Nurettin Canikli, Mustafa Elitaş, Recep Akdağ, Cevdet Erdöl, Hüseyin Tanrıverdi, Ayşe Böhürler, Hasan Cüneyt Zapsu, Hasan Balaman, Ali Uğurlu, Kamil Ünal, Mustafa Burna, Ali Tekin, Süleyman Kaldırım, Mustafa Tarlacı, Ayşe Yüreklitürk, Ahmet Genç, Mehmet Demirci, Ahmet Misbah Demircan, Hüseyin Turan, İbrahim Karaosmanoğlu, Alaaddin Yılmaz, İbrahim Halıcı, Ahmet Şükrü Kılıç.''




    AK Parti Hakkındaki İddianame (1) Yorumları